Avrupa artık eski Avrupa değil. Avrupa, seksenli yıllarda bir krizin içine düştü. Avrupa Birliği 21. Yüzyılda ‘varoluş türbülansı’ yaşıyor. Bu, Birliğin tarihinde bir ilk. Ve bu sallantıdan nasıl kurtulacağı merak konusu. Hatırlanacağı üzere, Avrupa Birliği hedefleri 1957 yılında ortaya konulmuştu. Aradan yıllar geçti. Günümüzde şartlar değişti. Tarih sahnesinde yeni aktörler var. Avrupa’nın geleçeği ile ilgili bir rapora göre ‘Avrupa hegemonyası kesinlikle sona ermiştir. Artık bir Avrupa ve ABD üstünlüğünden bahsedilemez. ‘Günümüz Avrupa’sı 1957 modeliyle yönetilemez’. Artık ‘Avrupa’nın 2057 hedefleri’ konuşulmalı görüşündeler.
Avrupa’nın içinde düştüğü bu durum, hiç şüphesiz 500 milyonluk Avrupa’da yaşayan 5 milyon Türk varlığını ve 20 milyon Müslüman topluluğu da yakından ilgilendiriyor. Avrupa’nın geleceği bizim de geleceğimiz. Biz de Avrupa’nın 2057 hedeflerini yakından takip etmeli ve tartışmalıyız. Aynı gemide olmamız bir yana, Avrupa Türkiye ilişkileri ve Avrupa’nın gönül coğrafyamızla ilişkileri de bizim bu hedefleri yakından takip etmemizi beraberinde getiriyor.
İşte bu çerçevede okunacak makaleler listeme aldığım bir rapor var. Rapor, bize Avrupa’nın içinde bulunduğu türbülans ile ilgili bazı ip uçları veriyor. İsterseniz raporun ara başlıklarına birlikte göz atalım. Rapor Hollanda Demokrat 66 siyasi partisi tarafından hazırlanmış.
Avrupa dünyaya sırtını dönemez
Raporun giriş bölümünde şu tespitler var. ‘Avrupa yeni gelişmelere bir cevap bulmalı. Yeni teknoloji her şeyi altüst etti ve yerleşik çıkarlara karşı geliyor. Dünya siyaset kulvarına yeni ülkeler katıldı. Eski güçlerden istekleri var. Bu gelişmelere karşı Avrupa, tereddüt ediyor, korkulu bir şekilde bunlara sırtını dönüyor’. Birliğin kuruluş yıllarında, savaşların olmamasında hem fikir olunduğuna dikkat çekiliyor. ‘İki dünya savaşı sonrası yaraların sarılması, birliktelik, barış ve özgürlük garantisi verilmişti’. Ancak ‘Berlin duvarının yıkılmasıyla, başka şeylerle uğraşır olduk’ görüşü savunuluyor.
Avrupa Entegrasyonu ve yeni çıkışlar
Raporda Avrupa entegrasyonu sürecinin sanıldığı gibi güllük gülistanlık geçmediği, zira entegrasyon ile ilgili çekincesi olanlar, karşı olanlar bugün olduğu gibi geçmişte de vardı deniliyor. ‘Engeller, krizler tam yarım yüzyılı aşan bir süredir devam ediyor. Ancak, şu an hissedilen hava yani belirsizlik ve güvensizlik insana öyle bir duygu veriyorki, sanki bu yol çıkmaz sokak. Vatandaşa güven verecek, halkı sakinleştirecek siyasiler yerine, yükselen bir siyasi istikrarsızlığı oluşturanlar sözkonusu. Oysa Avrupalıların krizlerden çıkma tecrübesine sahip olduğu unutuluyor’.
Nasıl bir Avrupa öngörülüyor?
Nasıl bir Avrupa sorusuna verilen cevap ise şöyle: ‘Dünya bizden, Avrupalılardan, gelecek on yıllar için yeni meydan okumalar, oluşumlar bekliyor. 21. Yüzyıl Avrupa entegrasyonu sadece Avrupa ülkeleri arasında bir entegrasyon olmayacaktır. Yeni entegrasyon Avrupa ile dünya arasında olacaktır. Dünya. öncü ve lider bir Avrupa beklemektedir. Avrupalı vatandaşlar da dünyada öncü rol oynayan bir Avrupa bekliyor. Avrupa, Avrupa’yı 21. Yüzyıla taşıyacak yeni yöneticiler ve yönetimlere muhtaçtır. Bu iş elli yıl önce olduğu gibi diplomatlarla olmaz. Avrupa seçmenini yansıtan bir yönetim, seçilmiş bir yönetim ve bir başkan. Yetkilerle donatılmış bir bakanlar kurulu’.
Evet, Avrupa Birliği’nin içinden geçtiği türbülansın anlaşılması için ortaya konulan rahatsızlıklar ve memnuniyetsizlikler bir kaç tanesi böyle. Avrupa Birliği’ni savunan Demokratlar, Avrupa’dan yeni çıkışlar, yeni meydan okumalar istiyorlar. Avrupa’nın dünyaya tekrar liderlik yapmasını istiyorlar. Her milletin evlatları bu tür arzulara sahip olabilirler. Elbette Demokratlar da. Kendileri ‘Paylaşılmış çıkarlar önemlidir. Ancak bu tek başına toplumu birleştirmede yeterli değildir. Gerçek toplum ortak ve paydaş değerlere sahip olan toplumdur’ diyorlar. Ve bunun adına da ‘Avrupa’nın 2057 hedefleri’ diyorlar.
Avrupa’nın girdiği türbülans ve çıkış yolları Avrupalı Müslüman Türk münevverleri düşünmeye davet ediyor. Özellikle: ‘ortak ve paydaş değerler’ üzerinde yeni şeyler söylemek bir sorumluluktur. ‘Avrupa’nın 2057 hedefleri’ ise ayrı bir tartışma konusu…
Veyis Güngör
14 Ağustos 2017