Mevlâna Celaleddin Rumi’nin ebedi aleme göç etmesinin üzerinden 747 yıl geçti. Buna rağmen, çağımızda Mevlâna öğretisi, Amerika’da olduğu gibi Avrupa’da da ilgi çekmeye devam ediyor. Bu ilgi bize, hiç şüphesiz Mevlâna Celaleddin Rumi’nin ünlü eseri Mesnevî’nin önsözünde yer alan şu ifadeleri hatırlatıyor: “…Bu kitap, hakîkate ulaşmak ve ALLAH‘ın sırlarına âgâh olmak, akıl erdirmek isteyenler için bir yoldur… Mesnevî, din asıllarının asıllarının asıllarıdır… Kur’ân’ı açıkça anlamaya yardım eder. Huyları güzelleştirir. Gönülleri temiz insanlardan, hakîkati sevenlerden başkalarının Mesnevî’ye dokunmalarına müsâade yoktur…”
1988 – 2020 yılları arasında, Mevlâna Celaleddin Rumi ile ilgili yayınlanmış
Hollandaca literatürde en çok ‘Mevlâna Celaleddin Rumi’nin Hayatı’ ve
ünlü eseri ‘Mesnevî’ ile ilgili yayınların olduğu görülmektedir.
Yayınlar, genelde kitaplar ve dergilerde yer alan makaleler ve söyleşiler olarak
yer alırken, sempozyumlar, tv ve radyo programları, konserler, Mesnevî’nin
Hollandacaya tercümesi gibi faaliyetler de yer almaktadır.
Mevlâna Celaleddin Rumi ve Mesnevî’nin yer aldığı bazı dergiler şunlardır:
‘Qiblah’, ‘Happinez/spiritualiteit’,
‘FILOSOFIE’, ‘Paradijs vogel magazine’, ‘Mens en samenleving’, ‘Türkevi Magazine’, ‘NieuwWij’, ‘Wijblijvenhier’,
‘Kif Kif’, ‘Roemivandaag’, ‘HUMAN INC’, ‘Haagse
Dominicus’ ve ‘BRES Planete’. Mevlâna Celaleddin Rumi ile ilgili yayınlarda, özellikle
Mesnevî tercümesinde, üç farklı isim öne çıkmaktadır. Bu isimler Abdulwahid van Bommel,Marcel
Derkse ve Sipko den Boer’dur. Abdulwahid van Bommel,Mesnevî’nin tamamını, altı
cildini Hollandacaya tercüme etmiştir. Marcel Derkse ise Mesnevî’nin ilk iki
cildini Hollandacaya tercüme etmiş, diğer bölümleri tamamlayamamıştır. Sipko
den Boer da, Mevlâna’nın eserlerinden bazı şiirlerini öğrencileri için
Hollandacaya tercüme etmiş ve yayınlamıştır.
Abdulwahid van Bommel’ın tercüme ettiği Mesnevî’nin ilk baskısı, altı cilt olarak Konya Büyükşehir Belediyesi ve Hollanda Türkevi Yayınları tarafından okuyucuya sunulmuştur. İkinci baskısı ise, altı cilt bir kitap halinde Türkevi Yayınları tarafından yayımlanmış olup, özellikle dini ve felsefı kitapların satıldığı Hollanda kitabevlerinde okuyucunun beğenisine sunulmaya devam etmektedir.
Mevlâna Celaleddin Rumi ile ilgili erişebilinen Hollandaca makalelerin yayınladığı dergilerin ilki Qiblah dergisidir. Lahey merkezli Qiblah dergisinin 1989 yılı ocak sayısında, 1988 Aralık ayında Amsterdam’da yapılan Mevlana Sempozyumunun raporu ‘Mevlana Rembrandpelin’ (Mevlâna Rembrand Meydanında) olarak yayınlamıştır. Konuyla ilgili taranan literatürdeki yayınlar, genellikle tasavvuf, insan ve toplum, bireysel gelişme, psikoloji, teoloji, ahlak alanlarında yayın yapan dergilerden oluşmaktadır. Taramalarda 2007 yılında yayınların yoğunlaştığı görülmektedir. 2007 Yılının UNESCO tarafından ‘Mevlâna Hoşgörü Yılı’ ilan edilmesiyle Hollanda’da yoğun bir faaliyet ve yayın yapılmıştır. Amsterdam merkezli Türkevi Derneği’nin öncülüğü ve çok katılımlı ‘Hollanda Mevlâna Etkinlikleri’ organize edilmiştir. Trouw gazetesi, Türkevi Dergisi başta olmak üzere, farklı dergiler Mevlâna Celaleddin Rumi Düşüncesini Hollandaca olarak yayınlamıştır.
Dergilerde yayınlanan makaleler hakkında bir fikir vermek için, dört farklı dergi/yayın örnek olarak alınmıştır. Bu dergiler, Qiblah, Türkevi, Kif Kif ve Haagse Dominicus dergileridir.
Qibla Dergisi’nin 1989 Ocak sayısında yer alan ‘Mevlâna Rembrandt Meydanındaydı’ makalesi, 1988 yılının Aralık ayında Amsterdam’da yapılan Mevlâna Celaleddin Rumi Sempozyumunu konu edinmekte. Makalede şu bilgiler yer almakta: “Şeb-i Arus vesilesiyle Amsterdam, Leiden, Delft, Utrecht, Nijmegen üniversitelerinde okuyan Türk öğrencileri Mevlâna Celaleddin Rumi’nin hayatı, eserleri ve düşüncelerini anlatan bir sempozyum düzenlediler. Program, İranlı bir öğrencinin Farsça ‘Bişnev ez ney çün hikâyet mî küned, Ez cüdâyîhâ şikâyet mî küned’ ile başlayan Mesnevî’nin ilk on sekiz beytini okumasıyla başladı. Mesnevî’nin beyitleri okunurken salonda hazır olanların büyük bölümü gözleri kapalı dinledi. Hollandaca ve Türkçe tebliğlerin sunulduğu sempozyum Mevlâna’nın hayatı ve eserleri olmak üzere, Mevlâna’da insan tasavvuru, Türk edebiyatı ve Mevlâna, Mesnevî’nin günümüze mesajı gibi konular ele alındı.”
Hollanda Türkevi Topluluğu
tarafından üç ayda bir yayınlanan Türkevi
Dergisi’nin, dört farklı sayısında (1992, 1996, 2000, 2007) Mevlâna
Celaleddin Rumi ve Düşünceleri’ne yer verilmekte. 2007 yılında ise
Türkevi Dergisi’nin ‘Mevlâna Speciaal’
(Mevlâna özel sayısı) yayınladığı görülmekte. Türkevi Mevlâna özel sayısında,
2007 yılında, başta Hollanda’da yapılan Mevlâna etkinleri takvimi olmak üzere, “Mevlâna’nın hayatı ve eserleri”, “Dünya Mevlâna’ya
muhtaç”, “Neden Mevlâna?” ve “Mesnevî’den
Seçmeler” gibi makaleler ile birlikte, “İnsanlar
ya dinde kardeş, ya yaratılışta eştir” başlıklı, Ömer Tuğrul İnançer (Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul Tarihi
Türk Müziği Topluluğu Müdürü) ile yapılan geniş bir söyleşi yayınlamıştır.
Söyleşide İnançer: “İnsanlara iki şey yol gösterir: Biri akıl, biri iman. İman ya haktır,
ya batıldır. Hak iman, akıldan daha güzel yol göstericidir. Akıl, batıl imandan
daha güzel yol göstericidir” diyor.
Türkevi Mevlâna özel sayısında, 2007 yılı boyunca otuz üç farklı etkinliğin
yapıldığı ve beş milyon insana ulaşıldığı belirtiliyor. Mevlâna Rumi takvimi,
Mevlevi Kıyafetleri Sergisi, Televizyon özel yayınları, Ramazan iftarları, Mevlâna
ve Erasmus, Amsterdam-Den Haag-Rotterdam-Zaanschans Sema programları ve Şebu Arus,
bu etkinliklerden bazıları.
Dergide, Mevlâna Celaleddin Rumi Yılı
etkinliklerinin açılış programına, Hollanda Adalet Bakanı Hirsch Ballin, Konya Büyükeşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek ve Konya Türk Tasavvuf
Musikisi Mevlevi Topluluğunun katıldığı yer almakta. Yılın son programı ise,
Aralık ayında İstanbul Türk Tasavvuf Musikisi Topluluğu’nun icra ettiği
konserle tamamlanmıştır.
Kif Kif dergisinde (14 Şubat 2013), Mesnevî’yi Hollandacaya tercüme eden Abdulwahid van Bommel ile söyleşi yapılmış. Van Bommel’in gençlik yıllarında hippi, caz müziği yaptığı dönem, Türkiye’de İslam’la tanışıp Müslüman olmasına değinildikten sonra, Mesnevî’nin ekonomik kriz, küreselleşme, savaşlar ve hızlı kültür değişikliklerinin olduğu günümüz dünyasına vereceği mesajı olup olmadığı sorulmuş. Bu soruya Abdulwahid van Bommel şu cevabı veriyor: “Rumi’nin yetiştiği süreç tam da günümüzle mukayese edilebilir. Rumi bizimle aynı şartları tecrübe etti. Selçuklular, Moğollar, Bizans, Fars ve Araplar, birbirleriyle anlaşmazlık içindeydiler. Bütün bu siyasi istikrarsızlığa rağmen kültürel alış veriş, değiş tokuş söz konusuydu. Rumi zamanında Bağdat, Moğollar tarafından ele geçirilmişti. Bunun o bölgedeki Müslümanlar için ne manaya geldiğini tahmin edebilirsiniz… Rumi eserlerinde bu tür gelişmelere yer vermezken, olanlardan etkilenmediğini söyleyemeyiz. İşte o yüzyılda Rumi öyle bir dünya tasavvur ediyor ki, insanla evren birbirine bağlı, adeta evren insanın özünden bir bölüm. Bu gerçeği bugün bilim insanları ancak kabul ediyorlar. Ancak Rumi’nin tek kaynağı mistik sevgisiydi…”.
Haagse Dominicus dergisi de (4 Ekim 2020), insanlığın karşı karşıya olduğu salgına atıfta bulunarak, Mesnevî’nin ilk beyitinde yer alan kökünden kopartılma ve şikayet ifadesine dikkat çekiyor. Ayrılıkların insani olduğu belirtilirken, dergide şu ifadelere yer verilmekte: “…Korona salgını sürecinde tavsiye edilen kökünden koparılmak, kesilmek ya da ayrı kalmak duygusu bize yabancı değil. Yaşlıların çocuklarından, torunlarından ayrılmak zorunda kaldıklarına şahit olmaktayız. Mesafenizi koruyalım ama mesafeyi uzaklaştırmayalım. İnsanlar başı boş yaratıklar değildir, birbirlerine bağlı ve muhtaçlar, işte şimdi bunun sınavı verilmekte. Hasretlik hepimizin yani kökünden koparılmışların kaderi. Sevgiliden ayrılan ancak ne demek istediğimi anlar (Rumi). Korona krizi, küresel ısınma, çevrenin tahrip edilmesi, kaynakların tükenmesi bize dünyaya hakim olamayacağımızı gösterirken, tüm hayatın tek sahibi olduğu fikrini yani Rumi’nin ifadesiyle: ‘her şey O’ gerçeğini hatırlatmaktadır…”
Seçilerek verilen dört ayrı örnek, Hollandaca yayınlanan dergilerde Mevlâna Celaleddin Rumi ve Mesnevî’ hakkında bize bir fikir vermektedir.
İçinden geçtiğimiz Kovid-19 salgını süreci, insanların geçmiş yıllara göre, şimdi daha fazla gerçeği, hakikati yani Allah-insan-kâinat ilişkisini sorgulamaya yönelmelerini beraberinde getirdiği gözlemleniyor. İnsanın savunma sınırlılığı ve çaresizliği, ister istemez insanın kendi sırlarını yeniden hatırlamasına sebep oluyor. İşte bu sırların keşfedilmesine yardımcı olan Mevlâna’nın Mesnevî’si, Batı’daki kitabevlerinin vitrinlerinde yerini korurken, Mevlâna Celaleddin Rumi’nin düşünceleri takip edilmeye ve anlaşılmaya devam ediliyor.
Veyis Güngör
19 Kasım 2020
Bu yazı, Dergiler Dergisi’nin Aralık sayısı için kaleme alınmıştır.