İlginçtir. Türkiye’de, son birkaç yıldır, Avrupalı Türklerin tatil için geldikleri yaz döneminde, sosyal medyada olumsuz açıklamalar yapılmaktadır. Adeta, bir yerlerden düğmeye basılırcasına sosyal medya kahramanları Almancılarla ilgili ileri geri yorumlar yaparak, yer yer aşağılamaktadırlar. Bunlara her yıl, bu köşeden cevap vere vere usandım.
Ancak, bu yıl, kamuoyunda tanınan bir gazetecinin, Avrupalı Türklere yönelik dışlayıcı sözleriyle karşılaştık. Gazeteci Fatih Altaylı’nın ifadeleri şöyle: “Vergi vermezsin, çifte vatandaşsın, Euro kazanıyorsun, senede 10 gün bir Alman kadar vakit geçiriyorsun sonra gelip Türkiye’nin kaderiyle ilgili karar veriyorsun. Ne haddin var lan senin oy kullanmaya”.
Öncelikle şunu belirtmemiz gerekiyor. Ne yazık ki, Altay’lının bu talihsiz ve ayrıştırıcı açıklamaları, Türkiye’de, Avrupa’daki Türklerle ilgili bir kesimin şuuraltı davranışının yansımasıdır. Kıskançlık, nefret, ayrımcılık kokan bu davranış, psikologlar ve sosyal bilimciler tarafından araştırılmalıdır.
Fatih Altaylı’ya, başta Ak Parti İstanbul Milletvekili ve Dış İlişkiler Başkanı Zafer Sırakaya olmak üzere, Avrupa’daki bir çok yazar ve sivil toplum kuruluşu temsilcisi gereken cevabı verdiler. Ancak, Altaylı ve Türkiye’deki bir kısım ‘Avrupa Türklerini sevmezlere’, sosyal bilimci, alanında uzman ve dünya çapında üniversitelerde dersler vermiş Türk bilim insanı Gündüz Vassaf’ın, yıllar önce ders niteliğindeki cevaplarını vermek istiyorum.
Sayın Fatih Altaylı ve Avrupalı Türlerden haz duymayanlar…
Avrupa’da bir Türkiye var
“Bugün Avrupa’da bir Türkiye var. Şairiyle, bakkalıyla, işçisiyle, öğrencisiyle, camisiyle, Türk kasabıyla, bilim adamlarıyla hayat dolu, enerji dolu bir Türkiye var Avrupa’da…
Yurt dışındaki Türklerin memlekete etkisini sadece dövizle hesaplayanlar, işçilerin sosyal, siyasi, kültürel katkılarını düşünmüyorlar…”
Avrupalı Türkler dünyayı takip ediyorlar
“Avrupa’daki Türkiye’nin belki de en önemli ögesi, burada yaşanan olayların, dünyadaki gelişmelerin, aracı olmaksızın kendileri tarafından değerlendirilmesi, yorumlanmasıdır…
Avrupa’daki işçiler ve gençler, kendi değerlendirmelerini yapmakta özgür kalıyor. Bu özgürlük ise kendilerinin ve Türkiye’nin dünyadaki yerine ilişkin yeni ve çarpıcı bakış açıları geliştirmelerine olanak sağlayabiliyor”.
Yeni bir Doğu-Batı sentezi
“Türkler… hiçbir devlet kısıtlaması olmaksızın Müslümanlıklarını yaşarken, aynı zamanda tüm kurumları ve düşünce akımlarıyla da Batı’yı tanıyorlar. … hem Müslümanlığı hem de Batı’yı Türkiye’den daha geniş boyutlar içinde daha özgürce yaşıyorlar. Avrupa’daki Türkiye, … yeni bir Doğu-Batı sentezi, ilk kez Doğu’da değil, Batı’da yapılıyor. Sentezi yapanlar, Batı’cı bürokrasi, burjuvazi ya da aydın yerine, Batı’da yaşayan Doğulu, köy kökenli işçiler ve çocukları…”
Türkiye gündemlerinden düşmüyor
“Avrupa’da yüksek öğrenim görebilen işçi çocuklarının kafaları sürekli Türkiye ile meşgul. Almanya’da Türkiye’ye ilişkin hazırlanan mezuniyet ve doktora tezleri buna bir örnek. Bu aşamadaki gençleri en çok ilgilendiren konu Türkiye’nin nasıl kalkınacağı. Zamanında yine Avrupa’da Türkiye’nin sorunları üzerine uğraşmış ve tarihte etkili rol oynamış Jön Türkler gibi, bu gençler de Türkiye’yi yaşıyor. En büyük özellikleri ise, paşa ya da zengin çocukları değil, Anadolu’dan gelmiş işçi çocukları olmaları”.
Sayın Fatih Altaylı ve Avrupalı Türklerden haz almayanlar!
Sosyal bilimci Gündüz Vassaf’dan verilen bu cevaplar, Avrupa’ya yapılan Türk iş gücü göçünün 30’uncu yılına ait. Oysa Avrupalı Türklerin Avrupa’daki göç geçmişleri 60 yılı aştı. Bu süre zarfında, Avrupalı Türklerin nereden nereye geldiklerini, ayrı bir yazıda ele alabiliriz.
Ama, size, sadece geçtiğimiz haftalarda Almanya’da yapılan UEFA 2024 Şampiyonası esnasında, sizin alay ettiğiniz Avrupa Türklerinin duruşlarını hatırlatmak isteriz. Sizleri, şampiyona esnasında Avrupa Türklerinin Türkiye’ye aidiyetleri, enerjileri, heyecan ve coşkularını birazcık da olsa anlamaya davet ederiz.
Veyis Güngör
16 Temmuz 2024