21 Mart Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü

21 Mart, bir taraftan Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü, diğer taraftan da başta Kuzey Müslümanlığının etkin olduğu Türkistan olmak üzere, Türk halk ve topluluklarının Nevruz Bayramı’dır. Nevruz/Yenigün Bayramı, artık Türklerin gündemine girmiş olup, çok farklı etkinliklerle Türklerin yaşadıkları ülke ve bölgelerde kutlanmaktadır. Nevruz, Avrupa Türklerinin de elbette gündemindedir.

Ancak, Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü’nün, Avrupa’daki Türklerin ve Müslümanların gündeminde olduğunu söylemekte zorlandığımızı itiraf etmek durumundayız. Her yıl, bu köşeden
21 Mart Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü’nü hatırlatıyor, STK’ların bu çerçevede ekinlikler düzenlemesini ya da organize edilen etkinliklere katılmalarını salık vermekteyiz. Bu yıl da, öyle yapacağız.

Avrupa ülkelerinde, 21 Mart Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü’nün de içinde olduğu, 17 – 22 Mart tarihleri arasında ilan edilen “Irkçılıkla Mücadele Haftası”, bir çok kurum ve kuruluş tarafından çeşitli programlarla kutlanıyor. Örneğin, Amsterdam’da Pakhuis de Zwijger ve 21 Mart Komitesi kuruluşları, bir hafta boyunca düzenledikleri etkinliklerle, ırkçılıkla mücadelede bilinçlenmeye katkıda bulunuyorlar. Tiyatro, müzik, tartışma, konferans, atölye çalışmaları ile siyasette kutuplaşma, eğitim ve iş pazarında ayrımcılık, mülteci sorunu ve ırkçılık gibi konuları gündeme getiriyorlar.

Geçen yıl olduğu gibi, bu yıl ve gelecek yıl da, 21 Mart, mübarek Ramazan ayına denk geldi. Ramazana denk gelmesi, günün anlamına dair organizelerin ve etkinliklerin yapılması için çok uygun bir ortam sunuyor aslında. Ramazan boyunca, her gün bir STK iftar organizasyonu yapmaktadır. İşte, bu iftar programları, 21 Mart Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele’yi ele almak, konuşmak ve tartışmak için biçilmiş kaftandır.

Ancak, iftar programlarında, içinde yaşanılan ülke ve toplum sorunlarının ele alınması yerine, her geçen yıl daha fazla festival havasına dönüşen, hatta VIP iftarların gündeme gelmesini görmek, oldukça düşündürücüdür. Böyle, kendiliğinden oluşan bir imkâna rağmen, iftar programlarından sosyal medyada paylaşılan fotoğraf karelerinde, istisnalar hariç, protokol konuşmacıları ile çekilen fotoğraflar ve yoğun katılımın, bir başarı olarak gösterildiğine şahit olmaktayız.  

Şu gerçeği bir defa daha ifade etmek durumundayız. Avrupa’daki Türklerin ve Müslümanların,
21 Mart Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Günü’nü ıskalama gibi bir lüksleri bulunmamaktadır. Zira, günlük hayatta ırkçılık ve ayrımcılığın kurbanı onlardır. Kadınlarının baş örtülü olması, sakalı, bıyığı, bazen giyim ve kuşamı, ten rengi, inancı, taşıdığı isim ve soy isim, geldiği ülke bütün bunlar ayrımcılık ve ırkçılığın uygulandığı ve görüldüğü unsurlardır.

Diğer taraftan, her geçen gün aşırı sağ ve ırkçı siyasi hareketlerin güçlenerek, yerel yönetimler ve ulusal parlamentolarda karar veren konuma gelmeleri de, Avrupa’daki Türklerin ve Müslümanların ırkçılıkla mücadelesini kaçınılmaz kılmaktadır. Irkçılık ve ayrımcılıkla mücadele, sadece sol siyasi partilerin ve sol hareketlerin işi olmamalıdır. Hedef ve potansiyel kurban kitlelerin de harekete geçmesi, mücadelede yer alması gerekmektedir.

Ayrıca, Hollanda Temsilciler Meclisi’nde temsil edilen aşırı sağ, siyasette, medyada ve kamuoyunda ırkçılığın, ayrımcılığın, İslamofobinin, mülteci karşıtlığı ve düşmanlığının normalleşmesini körüklüyor. Bu gelişme bile, ırkçılık karşıtı olanların, Türklerin ve Müslümanların her zamankinden daha güçlü bir şekilde seslerini duyurmaları gerektiğini gösteriyor.

Avrupa ülkelerinde, 17 – 22 mart tarihleri arasında ‘Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele’ çerçevesinde bir çok etkinlik düzenlemektedir. Bunlardan birisi de 22 Mart Cumartesi saat 14.00’de, Amsterdam Dam Meydanında organize edilen “Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Ulusal Gösteri” etkinliğidir. Katılmak insani bir sorumluluktur.

Veyis Güngör
16 Mart 2025

Scroll naar boven
Scroll naar top