Hollanda’da din eksenli Türk kuruluşları üzerine geniş bir araştırma yapıldı. Adeta dört gözle beklenen bu araştırmanın sonuçları nihayet açıklandı. Sonuçlar gazete haberlerine “Ankara’nın uzun kolu hakkında ortada delil yok” başlığıyla yansıdı. Haberlerin alt başlıkları ise daha orjinaldı: ‘Ankara’nın Hollanda’daki Türk kuruluşlarını finans ettiği ve bu kuruluşları yönettiği ile ilgili ikna edici deliller yeterli değil’. Ancak aynı haberlerde bir de entegrasyon bakanı Lodewijk Asscher’ın konuyla ilgili yorumu vardı. O daha da dikkat çekiciydi. Bakan: ’tabiki bu sonuçlar Ankara’nın uzun kolu yoktur anlamına gelmemelidir’ diyerek bir açık kapı bırakıyordu.
Gazete haberleri başlıklarından da anlaşılacağı üzere, araştırmanın amaçı şu şekilde özetlenebilir: ‘Hollanda’daki din eksenli Türk kuruluşalarının yurtdışından yönetilmeleri (Ankara, Köln, Pensilvanya) ya da finans edilmeleri ve bu kuruluşların kendi kitlelerini entegrasyon sürecinde nasıl etkilediklerinin gün yüzüne çıkarılması’. Usul gereği araştırma sonuçları geçen hafta entegrasyon bakanı Lodewijk Asscher tarafından kabineye sunuldu.
Araştırma Hollanda’daki dört kuruluş ile sınırlandırılmış. Üzerinde araştırma yapılan kuruluşlar veya gruplar raporda yer aldığı şekliyle şöyle: “Hollanda Diyanet Vakfı, Hollanda Milli Görüş, Hollanda İslâm Vakfı (Süleymancılar) ve Hizmet/Gülenistler”. Araştırma’da grupların/kuruluşların bizzat kendileriyle görüşüldüğü gibi, Türkiye uzmanları, kanaat önderleri ve birey olarak toplam 114 kişi ile görüşülmüş. Esasen araştırma 2014 yılında T. Sunier ve N. Landman’ın hükümete sundukları “Türk İslam’ı” başlıklı araştırmanın devamı niteliğinde.
Son araştırma başladıktan kısa bir süre sonra Türkiye’de 15 Temmuz kalkışması ve Hollanda’ya yansımaları oldu. Ayrıca Hollanda’daki 16 Nisan referandum çalışmalarında iki ülke arasında diplomatik kriz yaşandı. Her iki olay da araştırmanın yönünü etkileyen gelişmeler olarak rapora geçmiş. Araştırma RadarAdvies araştırma kurumu tarafından yapıldı. Araştırma sonuçları ve entegrasyon bakanının kabineye gönderdiği açıklamalı mektup ve bir teşekkür yazısı bana da iletildi. Araştırmada kuruluşlar üzerine yapılan tesbitler, değerlendirmeler, teklifler ayrı bir yazı konusu. Bir o kadar da önemli. Kuruluşlar kendi kendilerini nasıl görüyorlar, diğer Türk kuruluşlarına nasıl bakıyorlar, kuruluşların dışındakilerin görüşleri, kuruluşların entegrasyon hakkındaki düşünceleri, Türkiye’deki olayların Hollanda’ya yansımasına bakışları ve diğer konular. Hepsi birbirinden ilginç ve bir o kadar önemli. Diğer taraftan araştırmacıların da gözlemleri ve yorumlamaları da bilinmesi gerekenler arasında.
Tabiiki, entegrasyon bakanı Lodewijk Asscher’in Kabine’ye yazdığı mektupta bir nokta var. CDA lideri Sybrand Buma ve Hristiyan Birlik lideri GertpJan Segers’in hükümet gündemine getirdigi ve ele alınması gereken bir önerge var. O da ‘Diyanet’in imamları finans etmemesi.’
Araştırma sonuçları elbette tartışmaya açıktır. Farklı etkinliklerle tartışılmalı da. Hollanda Türk toplumunun kurumsal olarak geldiği yer, yarınlarda dönüşümü için sonuçlar önemli. Ama burada dikkat çekmek istediğim bir nokta şudur. Birileri, yani malum çevreler, hasseten anti Türkiye ve Erdoğan’cılar kaç zamandır ‘Ankara Hollanda’daki Türk kuruluşlarını destekliyor, idare ediyor ve yönlendiriyor’ iddiasıyla bir algı çalışması yapıyorlardı. Bu araştırmayla kısmen de olsa bu operasyonları kursaklarında kalmış oldu. Söyleşi sırasında da özellikle Türk kuruluşlarının Ankara’dan finans edildiği yönünde sorular soruldu. Cevabım elbette hayır oldu. Siz bunun tam tersini düşünün dedim. Buradaki Türkler yıllardır, başta akrabaları olmak üzere, köyleri, kentleri ve muhtaç olan insanlara fitre ve zekatlarıyla, zaman zaman yardım kampanyalarıyla yardım gönderdiler. Türkiye’nin kalkınmasına katkıda bulundular. Şimdi siz gelmişsiniz, Ankara Türk kuruluşlarına yardım ediyor diyorsunuz. Bu abesle iştigaldir dedim. Zaten söyleşiyi de, söyleşi notlarını son kez okuyup, olur imzasını aldıktan sonra yayınlama şartıyla kabul etmiştim. Öyle de yaptılar.
Velhasıl, Ankara’nın uzun kolu meselesi önümüzdeki dönemde de tartışılmaya devam edecek.
Veyis Güngör
12 Temmuz 2017