Mübarek Ramazan ayına kavuşmanın verdiği bir heyecanla, her yıl olduğu gibi bu yıl da, İslam aleminde olağanüstü bir hareketlilik yaşanıyor. Rahmet, mağfiret ve kurtuluş ayı olan Ramazan’ın dolu dolu geçmesi için, yılın diğer aylarına göre yoğun bir gayret var. Bu gayret, ibadetlerde, yardımlaşmada, Ramazan özel programlarında olduğu gibi, iftar sofralarında da kendini gösteriyor.
İftar sofraları, Ramazan’ın olmazsa olmazlarındandır. Zira her iftar sofrası, o gün oruç tutan kişi için küçük bir bayramdır adeta. Zira oruçlu gün, yılın diğer günlerine göre, nefsin çok yönlü terbiye edildiği, sınavdan geçirildiği gündür. Bu sınavı, sofra başında iftara dakikalar kala daha somut tecrübe edebilirsiniz. Bu aslında, bir irade ve bir şuur yenilenmesi olarak da okunabilir.
Gazetemizin genel yayın yönetmeninden, ramazan kutlaması niteliğinde bir mesaj aldım. Mesajda, iftarlar hakkında ne düşünüyorsun anlamındaki sorusu, beni, günümüzdeki iftarlarla, on yıllar önce organize edilen iftarları mukayese etmeme yöneltti.
Önce, son yıllarda organize edilen iftarlara değinelim, sonra da doksanlı yıllarda organize edilen iftarlardan örnekler vereyim. Son olarak da, iftar geleneklerinin daha anlamlı olacağı yönündeki görüşümü belirteyim.
Avrupa’daki çeşitli kurum ve kuruluşlardan gelen iftar davetiyelerinde, “Geleneksel iftar programımız” notu, dikkat çeken önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Geleneksel kavramı, davetiyeyi gönderen kuruluşun yıllardır iftar programları organize ettiği anlamına geldiği gibi, Ramazanlarda iftar programlarının artık bir gelenek haline geldiği şeklinde de yorumlanabilir.
Diğer taraftan, Avrupa’da günümüzde organize edilen geleneksel iftar programlarında dikkat çeken bir başka detay da, iftar sofralarındaki muhtevanın, insanımızın sosyo ekonomik gelişmesiyle orantılı olduğudur. Avrupa Türklerinin, ekonomik statüleri, sahip oldukları büyük restoranlar, düğün salonları ve oteller, büyük ve ultra lüks iftar sofralarının düzenlenmesini beraberinde getirmiştir. Bazı Belediyelerin ve Müslümanların çalıştıkları bazı Hollanda, Alman şirketlerinin organize ettikleri iftar programları da bu bağlamda görülebilir. Avrupa’nın bazı şehirlerinin merkezlerinde kurulan iftar çadırları ve sokak iftarları da, günümüz Avrupa iftar sofraları örnekleri arasında yer almaktadır.
Eskiden, bundan yirmi otuz yıl önce, Avrupa’da organize edilen iftar programlarında, günümüzdeki gibi lüks solanlarda programlar yapılmıyordu. Her kuruluş, kendi çapında organize ettiği iftar sofralarıyla, daha sade, daha sakin bir program sunuyordu.
Örneğin, doksanlı yıllarda, Amsterdam’da organize edilen iftar programlarında, katılımcıların bir bölümünün Hollandalılardan oluştuğunu hatırlıyorum. Milli Görüş’ün, Amsterdam Ayasofya Camiinde organize ettiği iftar programında, Hollandalı siyasiler, belediye görevlileri, gazeteciler, farklı kurumların temsilcilerinin yer aldığı iftar programı hemen aklım gelenler arasında. Bu yıllarda organize edilen iftarlarda, Ramazan ve Oruç gibi konuların yanı sıra, toplumsal sorunların da ele alındığı eğitim programları yer almaktaydı.
Günümüz iftar programlarının yanında, yıllar önce organize edilen iftar programlarına da katılan birisi olarak, bir değerlendirme yapayım:
İstisnalar hariç elbette. Sanki iftarların ölçeği büyüdükçe, bir gösteri havasına dönüşme riskinin oluşacağı göz önüne geliyor. Elbette, açılış ve selamlama konuşmalarında önemli mesajlar verilmektedir. Ancak, yoğunluk nedeniyle bu mesajlar hedefine ulaşmayabilir.
İftar sofralarında çekilen ve sosyal medyada paylaşılan onlarca fotoğraf bu işin bir şova dönüşmesi riskinin olduğunu göstermektedir. Bu ve benzeri gelişmeler, Ramazan ve oruç ibadetinin ruhunu zedeleyebilir.
Kanaatimce, daha küçük gruplarla, komşularımızı, iş arkadaşlarımızı, karar vericileri, sosyal kurumlardaki tanıdıklarımızı, gazeteci ve yazarları davet ederek yapılacak iftar programları daha özgün, arzu edilen ve amacına uygun olabilir. Her ne kadar toplumsal gelişmeler ve Avrupa Türkleri sosyolojisi, mega iftarları ortaya koyuyor olsa da, şova dönüşme tehlikesi olduğu için, benim tercihim, daha sade, daha samimi, daha sıcak ortamda açılan iftar sofralarıdır.
Veyis Güngör
20 Mart 2024