Geçen hafta, Amsterdam Türkevi Derneği lokalinde 6. Türkevi söyleşileri gerçekleşti. Konuşmacı Ortadoğu Uzmanı Yasin Sarı’ydı. Konu İran’daki Türkler ve Traktör Futbol Takımında kimliğin sembolleşmesiydi. Bu konuyla ilgili haber Türkçe medya ve türkevi.org sitesinden okunabilir. Bizim burada üzerinde durmak istediğimiz konu Avrupa’lı Türk münevverleri ve ontolojik sorumluluktur. Önce, bu münevverlerden Yasin Sarı’yı tanıyalım.
Dört yıl önceydi. Mail adresime şöyle bir yazı ulaştı: ‘Değerli Veyis Güngör bey, Ben Yasin Sarı Groningen Üniversitesi Şarkiyât (Ortadoğu) Bölümü mastır öğrencisiyim. Slavistik de okudum. Şu an, İran’dan yeni dönmüş olup İran Türklerinin kimliği ve futbolun bundaki rolü üzerine olan tez çalışmamı bitirmiş durumdayım’. Önce şaşırdım. Sonra heyecanlandım. Devamla aynı mailde gönderdiği kısa özgeçmişini okudum. Şaşkınlığım bir kat daha arttı. Yasin Sarı (1987) Hollanda’da doğmuş, Kayserili bir anne-babanın evladıydı. Daha lise yıllarında İngilizce, Fransızca ve Almanca öğrenmeye başlamıştı. Türkçe ve Hollandaca zaten ana dilleriydi. Sonraki yıllarda İtalyanca ve Rusca da öğrenmiş. Şarkiyat fakültesinde okurken Arapça eğitimi de almış… Yasin Sarı’nın yüksek lisans tezi ‘Tiraxtor futbol taraftarlığının İran’daki Türk kimliği üzerindeki önemi ve etkileri’. İlginç bir konu. Lisans tezi de bir o kadar ilginç: ‘Nizâmülmülk ve Terken Hâtun mücâdelesinin Türk ve Fars devlet gelenekleri çerçevesince değerlendirmesi’. Ve daha başka çalışmalar. Groningen Üniversitesinden bir gençin İran’daki Traktör futbol takımı ve oradaki Türklerle ne işi olabilir? Nizâmülmülk, Terken Hâtun? Bu ilgi, bu merak nedir diye sordum kendi kendime… Yasin’le mail üzerinden iletişimimiz devam etti. Türkiye’deki Üniversitelere çalışmak için başvuru yaptı. Karşısına çıkan prosedür zor olmasına rağmen, ALES sınavına bile hazırlandı….
Ve nihayet Yasin’le geçen yıl Amsterdam’da buluştuk. Biz bir grup arkadaşla –Ali Yağcı, Burhan Carlak, Ali Galip Keleş ve Kamil Saygı- Amsterdam’daki tarihi tütün işleyicisi Hajenius’a gitmiştik. Yasin de geldi. Sonra Türkevi’ne geldik. Çalışmalarımızı anlattık. Yayınlarımızı gördü. Birlikte akşam yemeği yedik. Ve Yasin’i yayınlarımızdan iki torba kitap vererek gönderdik.
Geçen hafta sonu Yasin’i Türkevi Konuşmalarında misafir konuşması olarak ağırladık. Konusuna hakim. Türkçesi güzel. Anlatımı gayet akıcı. Kesin inançlı değil. Eleştirilere ve sorulara soğukkanlı ve olgun bir şekilde cevap veren bir Avrupalı Türk münevveri. Yasın’i yakından tanımak, bana Avrupalı Türk münevverleri hakkında daha da umutlu olmamı hatırlattı. Bunlar sadece düşünen insanlar değil aynı zaman da sorumluluk hisseden bireyler. Bu sorumluluk şüphesiz bir ontolojik sorumluluktur. Varoluşun kendilerine yüklediği misyon doğrultusunda hareket etmeleridir. Yasin Sarı Avrupalı Türk münevverlerinin sadece bir örneği. Tüm Avrupa’da Yasin gibi, Avrupa ülkelerinde doğmuş, büyümüş eğitim ve öğretimini Avrupa üniversilerinde tamamlamış münevver gençlerimiz var. Bu münevvelerimiz oldukça mütevazi, bir çoğu kendi halinde. Mensup oldukları toplum kültür, medeniyet ve insanlık için, belki farkına varmadan, bir şeyler yapıyor ve yapmanın çabası içindeler.
Evet, hem düşünür olmak hem sorumluluk hissetmek. Hem de öye bir sorumluluk ki, tarih içerisinde yoğrulan bir medeniyet tasavvuru doğrultusunda bir sorumluluk. Ne güzel bir özellik. Ne zengin bir kişilik. Bu özellikler bizim için, Avrupa için, Kültür coğrafyamız için çok önemli. Ümit verici. Heyecanlandırıcı. Demekki, sorumlu münevverlerimizin yetişmesi için uygun bir zemin var. Bu zemin : Bir taraftan açık bir toplumda yaşıyor olmamız, yani özgür düşüncenin teşvik edildiği, rasyonalitenin öne çıktığı bir toplumda bulunmamız. Diğer taraftan da kültürel, siyasi ve toplumsal ortamın uygun olması yani Avrupa’da Türk ve İslam kimliğiyle var olmanın evrilmeleri, kriz ve tenkitlerin Türk münevverlerini akılcı düşünceye sevk etmesidir. Böyle bir mekanizma düşünürlerimizde ontolojik bir sorumluluğu hatırlatıyor, harekete geçiriyor. Hem de kendiliğinden. Bu sorumluluğun farkında olanların kıymetinin bilinmesi ve sayılarının artması dileğimle…
Veyis Güngör
12 Haziran 2017