Avusturya seçimlerinden Hollanda seçimlerine

Avrupa’da seçimler Avusturya’dan start aldı. Pazar günü, Avusturya’da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Haftalardır yapılan seçim çalışmaları göçmenleri ciddi şekilde korkutmuştu. Türkiye ve Türkler’in hedefte olmaları, Avusturya Türklerini de tedirgin etmişti elbette.
Seçim öncesi tahminler, aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi adayı Nobert Hofer ile Yeşiller Partisi adayı Alexader van der Bellen’in başbabaşa gittiklerini gösteriyordu. Neyse ki korkulan olmadı ve Yeşiller Partisi adayı Alexader van der Bellen yüzde altılı bir farkla cumhurbaşkanlaığı seçimini kazandı.
Avusturya’nın yeni cumhurbaşkanı artık Yeşiller’den. Geçici bir sevinç var. Ancak tedirginlik bitmedi. Aynı hava milletvekili seçimlerinde de yaşanacak.

 

Pazar günü yapılan seçimlerin bir başka ilginç tarafı daha var. O da; seçimler sürecinde aşırı sağın sadece göçmenleri endişelendirmekle sınırlı olmaması. Öyleki, seçim sürecinde karar vericiler, en üst düzeyde ülkeyi yönetenler de aşırı sağın çıkışlarından nasiplerini alanlar arasındaydılar.

İsterseniz, seçim öncesi Avusturya merkezli haberlere bir bakalım: Avusturya’da 4 Aralık’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde aşırı sağcıların kazanacağı korkusu, Avusturya hükümetini Türkiye karşıtlığına yöneltti. Seçim öncesi Başbakan Christian Kern ve Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz‘un Türkiye-AB müzakere sürecinin durdurulmasını savunması dikkati çekiyor’…
Türkiyefobi seçimlere dangasını vurdu

Evet, 4 Aralık Avusturya Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ne yazıkki, Türkiyefobi ve İslamofobi damgasını vurdu. Seçimlerde sıklıkla gündeme gelen talepler şunlardı: Türkiye ile AB müzakerelerinin durdurulması’, ‘Türkiye’ye yaptırım uygulanması’, ‘Türk bayrakları, başörtüsü ve yürüyüşlerin yasaklanması’.
Görüldüğü gibi Türkiye ve Türkler seçimlerin olmazsa olmazlarıydı…
Bu talepler sadece Avusturya ile sınırlı değildir. Geçtiğimiz hafta, Hollanda Temsilciler Meclisi’nin burka yasağı kararı, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye – AB ilişkilerini durdurma tavsiyesi, İngiltere’nin kamuda başörtüsü yasağı yasa tasarısı ve benzer çıkışlar tüm Avrupa’yı saracaktır.

 

Türkler iç siyaset için kullanılacaklar

Avusturya ve Avrupa ülkelerindeki bu tutum ne demektir?
Şühesiz Türkler’in ve Türkiye’nin, 2017’de, Hollanda’da, Almanya’da veya başka bir Avrupa ülkesinde yapılacak seçimlerde, seçim malzemesi olarak kullanılacağı demektir. Hem Türkiye hem Türkler Avrupa’da siyaset için kullanılıyorlar. Bu propaganlar neticesinde elbette tüm Avrupa’da ‘Türkiye ve İslam karşıtı söylem ve eylemler’ de artacaktır.


2017 Hollanda Milletvekili seçimleri
15 Mart’ta Hollanda’da seçmen sandığa gidecek. 150 üyesi bulunan Temsilciler Meclisi üyeleri seçilecek. Toplam seçmen sayısı 12,3 milyon olarak verildi. Türkler’in seçimlerde oy kullanabilecek seçmen sayısı ise 230 ile 240 bin arasında değişiyor. Siyasi partiler hem seçim programlarını hem aday listelerini açıklamaya başladırlar. Listelerini açıklayan Yeşil Sol, Hıristiyan Demokrat, Liberal Parti, D66 ve Sosyalist Parti’de seçilebilecek yerde 5 Türk kökenli aday varken, tercihli oylara ihtiyacı olan 4 aday yer almaktadır. İşçi Partisi ve DENK partisinin henüz açıklanmayan listelerinde de Türk kökenli milletvekili adaylar yer alacaktır. Durum öyle gösteriyor ki, Mart 2017’de en az 15 Türk kökenli adayla seçimlere gidilecektir.

Siyasi katılım ve tercih mücadelesinin de tercihi yapılacak
Mart 2017 seçimleri Hollanda Türkleri için bir dönüm noktası olabilir. Seçim, bizim Hollanda’daki siyasi katılım ve temsil mücadelemizin önemli bir göstergesi olacak. Zira kaç yıldır tartışılan bir konu olan, ‘Mücadelenin geleneksel partiler içinde mi, yoksa bunların dışında oluşan bir partide mi verilmeli’ sorusuna cevap bulmuş olacağız. Çünkü, karşımızda her iki alternatifi de test etme imkanı doğuyor. Geçmişte Seyfi Özgüzel ve Fatma Koşer Kaya örnekleri yaşandı. İlkinde yani Özgüzel’in kurduğu ve başını çektiği partiye ancak onbin oy çıkmıştı ve bir tek milletvekili dahi çıkarılamamıştı. Koşer-Kaya örneğinde ise, kırk bine yakın tercihli oy çıkmıştı ve adayımız tercihli oylarla seçilebilmişti.
Şimdi de karşımızda, bir tarafta geleneksel partiler ve adayları, diğer tarafta da çeşitli partilerde siyaset yapmış ve ayrılarak kurulmuş bir DENK partisi var. Bu partinin lideri ve kurucuları, Türk kökenli Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’tür. Bu partinin popülaritesi her geçen gün artıyor ve işbirliği yapmak isteyenlerin sayısı da artıyor.

15 Mart günü millet seçimini yapacak. Oylarını kullanarak, Hollanda siyasetinde siyasi katılım ve temsil tartışmalarına da aslında cevap vermiş olacaklar. Seçimlerin şimdiden Hollanda’ya hayırlı uğurlu olmasını dilerim.

Veyis GÜNGÖR
5 Aralık 2016

 

 

 

 

Scroll naar boven
Scroll naar top