Son yayınlanan yazım ve bir öncekiler, okurlarım arasında farklı yorumları beraberinde getirdi. Bu, esasen, yazılarımın okunduğuna da işaret ediyor. Bana ulaşan reaksiyonlara binaen, son yazılarımda ‘Hollanda Türkleri sosyolojisinden’ örnekler vermekten başka bir niyetim yoktu. Ancak, ne yazılırsa yazılsın, her birey, yazıdan kendi düşünce mantığı ölçüsünde bir anlam çıkarıyor. Örneğin bir Türk dostu Hollandalı şarkiyatçı bile son yazıma kafayı takmış…
O halde, biraz, günlük hayatın keşmekeşliğinden uzaklaşarak, biraz da felsefe yapalım, değerli dostlarım.
Kütüphanemdeki kitapları gözden geçirirken, küçük, daha doğrusu mini bir kitapla karşılaştım. Mini dememin sebebi, kitabın ölçülerinin 5 cm ile 4 cm olması. Sayfa sayısı da çok az. Kapak hariç toplam 30 sayfa. Bu 30 sayfanın 12’inde 12 ayrı portre yer almakta. Her portrenin karşısında da o sayfada yer alan portreye ait bir cümle var. Diğer sayfalarda da giriş yazısı, kitapların sipariş formu ve içindekiler bulunmakta. Mini kitabı, Trouw gazetesi hazırlamış.
Şimdi, gelin hep birlikte bu mini kitabı okumaya başlayalım.
Önce, kitapta yer alan portrelerin isimlerine bakalım.
Alman düşünür NIETZSCHE (Friedrich Wilhelm Nietzsche), Alman düşünür ARENDT (Hannah Arend), Fransız düşünür MONTAIGNE (Michel deMontaigne), Prusya kökenli Alman Alman felsefesinin kurucusu KANT (Immanuel Kant), Fransız filozof ve matematikçisi DESCARTES (Rene Descartes), Alman düşünür MARX (Karl Heinrich Marx), Alman düşünür SCHOPENHAUER (Arthur Schopenhauer), Kanadalı düşünür TAYLOR (Charles Taylor), Danimarkalı düşünür KIERKEGAART (Søren Aabye Kierkegaard), Litvenyalı düşünür LEVINAS (Emmanuel Levinas), Hollandalı düşünür SPINOZA (Benedictus de Spinoza) ve Atinalı düşünür PLATO…
Evet, bu isimler, tahmin edileceği üzere, Avrupa felsefe tarihinin önemli düşünceleri arasında yer alan isimlerdir. Hatta, hâlâ Avrupa ve dünya kültürünü etkilemeye devam eden isimler olarak tanımlayabiliriz.
Mini kitabı okumaya devam edelim.
Portre ve isimlerin yer aldığı sayfanın karşısında, o isme ait bir cümle yer almakta.
NIETZSCHE: “Gerçekler yoktur, sadece yorumlar vardır.”
ARENDT: “Kimse itaat etme hakkına sahip değildir.”
MONTAIGNE: “Ne biliyorum?”
KANT: “Cesaret et, düşün!”
DESCARTES: “Kuşku, bilgeliğin başlangıcıdır.”
MARX: “Hakim düşünceler, hakim sınıfın fikirleridir.”
SCHOPENHAUER: “Tüm sınırlamalar mutluluk getirir.”
TAYLOR: “Saf bireycilik bir hayaldir.”
KIERKEGAART: “Korku, özgürlüğün baş dönmesidir.”
LEVINAS: “Ben ve diğerleri”
SPINOZA: “Beden ve ruh bir bütündür.”
PLATO: “Dünyevi bilgi sadece bir gölgedir.”
Mini kitabın bir sayfasında da şu cümle yer alıyor: “Günümüzdeki dünyayı anlamak için, büyük filozofları oku!”.
On beş, yirmi dakikada okuduğumuz bu kitapçık bize, Avrupa’yı Avrupa yapan bazı düşünürlerin isimlerini ve onların birer cümlelerini aktardı. Ancak, bu isimlerin ve cümlelerin arkasında, çağımızı şekillendiren bir medeniyet tasavvuru ve bir dünya görüşü var.
O halde, Avrupa’da dördüncü ve beşinci kuşağa ulaşan Türkler, ya da, kendisini bilgi, düşünce, metodoloji ve anlamlandırmaya adayanlar olarak, bu düşünürlerin fikirlerini yeniden okuyalım. Kabilelerimizin duvarlarını yıkalım. Tanışalım. Ne tamamen ret edelim ne de aşırı şekilde övelim. Avrupa’da bir gelecek tasavvuru üzerinde düşünce üretelim. Zira gelecek tasavvurumuzun temel direklerinden birisi de Avrupa kültür tarihidir…
Veyis Güngör
21 Nisan 2024