Yıllardır çifte aidiyetin bir zenginlik olduğunu yazıyor, savunuyor ve yer yer ifade ediyoruz. Biliyoruz, bu hafta göreve başlayan yeni Hollanda kabinesi, daha doğrusu Wilders hükümeti, çifte aidiyete karşı. Ancak, toplumsal gerçek, Wilders düşüncesini yansıtmıyor. Toplum; “Ben, çok kültürlü, çok renkli, çok inançlı, çok kimlikli, çok aidiyetli bir toplumum” diyor. “Çeşitliliğim, zenginliktir” diye haykırıyor.
İşte, böyle zor bir sürecin yaşandığı Hollanda’da, önümüzdeki cumartesi günü EURO 2024 Futbol Şampiyonası çeyrek finalinde Türkiye-Hollanda maçı gerçekleşecek. Bu karşılaşma, tam da aşırı sağ hükümetin göreve başladığı ilk günlere rastladı. Bu rastlantı, Hollanda’daki Türklerin çifte aidiyetlerinin bir zenginlik olduğunu gösterecekleri önemli bir fırsata dönüşebilir.
Hükümet kurulur kurulmaz, yani başbakan ve kabine üyeleri yemin ederek görevlerine başlar başlamaz, başbakan Schoof kısa bir açıklama yaptı. Açıklamasında, hemen “göçe müdahale” edeceğini açıkladı. Göç meselesine müdahale etmek, zaten Wilders’in günlerdir dile getirdiği bir rüyaydı. Zira, Wilders ülkeyi farklı kültürlerden şans arayanlardan, ki buna mülteciler de dahil, geri alacak ve kurtaracaktı.
Sadece mülteciler mi? Hayır. Hükümetin ilan edilmesinden bir iki gün önce Wilders, twitter hesabından, İslam’a saldırıyor ve İslam’ın bir “nefret dini” olduğunu yayınlıyordu. Trouw gazetesi köşe yazarı, Stevo Akkerman, salı gün kurulan bir hükümet ortağının sosyal medya hesabından bu tür bir yayın yapması karşısında hayretler içinde kaldığını ifade ediyor. Akkerman, Allah’tan, Hollanda’nın hükümetten büyük olduğunu belirterek, teselli oluyor.
Hollanda’da, yedi ay sonra böyle sağ bir hükümetin göreve geldiği şu günlerde oynanacak olan Türkiye Hollanda maçı, Hollanda Türkleri için sıradan bir maç değildir. Elbette, maç, temelde bir dostluk ifadesidir. Ancak, cumartesi oynanacak maç, Hollanda Türkleri açısından dostluğun, aidiyetin, sorumluluğun ve Türkiye ile Hollanda için yüreklerin attığı heyecanlı bir maç olacaktır.
Bu duygu ve düşünceler içinde olan Türk kökenli siyasetçiler, maçın tam bir dostluk içerisinde geçmesi için kolları sıvamış durumdalar. Örneğin, Amsterdam’ın batı bölgesinde, Türklerin yoğun olduğu mahallede dev ekranlar kurularak, Türkiye Hollanda maçının tam bir dostluk içinde seyredilmesini istiyorlar. Cumartesi için tüm hazırlıklarını yaparak Türklerin ve Hollandalıların aynı anda ve birlikte maç seyretmesine imkân hazırlıyorlar.
Bu tür girişimlere somut bir örnek, Denk Partisi’nin Amsterdam Belediye Meclis üyesi Süleyman Koyuncu’dan geldi. Koyuncu, Amsterdam’da Plein 40-45 meydanında Türkiye Hollanda maç izleme etkinliği çerçevesinde sosyal medya hesabından kamuoyuna yaptığı açıklamada şu çağrıyı yaptı: “Cumartesi gerçekleşecek olan Türkiye – Hollanda maçı, özellikle Hollanda Türk toplumu adına, sonuç ne olursa olsun, kaybedilmeyecek bir maç olacak. Bu, tabii ki iki ülkenin de hayatlarımızda değişmez bir yere sahip olmasından dolayı böyle. Aşırı sağın ve yabancı düşmanlığının şaha kalktığı bu günlerde futbolun birleştirici gücüne ihtiyacımız var. O yüzden dün sosyal medyadan belediye yönetimine, cumartesi günü maçın Plein 40-45’te büyük ekranlardan verilmesi ve Amsterdamlıların dostça bu maçı birlikte izlemesini teklif ettim. Medyadan da ilgi gören bu teklifimi bu yolla bir kez daha yineliyorum Emre Ünver & Nazmi Türkkol”.
Bu teklif bize, Hollanda’daki Türk kökenli siyasetçilerin, çifte aidiyet şuurunda olduklarını, çifte aidiyetin topluluklar için faydalı, karşılıklı anlayış içinde ilişkilerin sürdürülmesini, sorumluluk üstlenmenin örneğini göstermektedir.
Çifte aidiyet örneğinin Türk kökenli siyasetçilerle sınırlı kalmaması gerekir. Sivil toplum kuruluşları ve medya temsilcilerimiz başta olmak üzere, sanatçı, sporcu, yazar, düşünür, kanaat önderi ve diğer aktörler tarafından da aynı hassasiyette gösterilmesi, savunulması ve uygulanması gerekmektedir.
Tahmin edileceği üzere, cumartesi oynanacak maçın, Hollandalı Türkler açısından kaybedeni olmayacaktır. Kazananı Hollandalı Türkler olacaktır. Türkiye Hollanda maçının, çifte aidiyet, dostluk ve dayanışma içinde geçmesini dilerim.
Veyis Güngör
4 Temmuz 2024