Yirmibirinci yüzyılın ikinci on yılındayız. Teknoloji insanı öngörülemeyecek bir şekilde etkisi altına aldı. Öyleki günümüz insanının, çocuklar da dahil, cep telefonsuz yaşayamaya tahammüleri yok. İnsanlar, imkan olsa uyku halindeyken bile dünya ile temas kurmak ister hale geldiler. İnsanın kendisiyle başbaşa kalmaya zamanı ve cesareti yok malesef. Çağımızın insanı enformasyon içinde yüzüyor. Bilgi, doğru veya yanlış her dakika akıyor. İnsan boğuluyor adeta. Ne var ki bu bilgilerin bir çoğu dezenformasyon yani yalan haber, kara propoganda. Karşı karşıya kalınan bu bilgi kirliliğinin başını medya, özellikle sosyal medya çekiyor. Öyle ki insan ahlak ve fazileti alt üst olmuş durumda.
Kara propgandayı devletler arasındaki mücadelede çok açık bir şekilde görmekteyiz. Bunun yanısıra kara propaganda acımasız bir şekilde şahıslar üzerinde de uygulanmakta. Fake haberlerle bireyler itibarsızlaştırılmakta. Haber yani yalan haber yayına sürülürken kul hakkı ve Allah korkusu gözetilmemekte. Artık dezenformasyon ve kara propaganda özellikle sosyal medya aracılığı ile insanlığı tehdit eder boyutlara ulaştı.
Medyanın bu acımasız dezenformasyon ve kara propagandasından en çok nasibini alanlardan birisi de hiç şüphesiz aidiyet duymakla gurur duyduğumuz Türkiye ve seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dır. Yıllardır yanlı ve yanlış ve dahi sistematik yıpratma haberleri bir kenara bırakalım. Son bir kaç haftadır, Türkiye’nin terörist gruplara yönelik başlattığı Zeytin Dalı Operasyonun da bile Avrupa medyası, PKK, PYD, KCK ve YPG’yi terörist olarak nitelendirmemekte. Batı medyasında ezici çoğunluk binlerce kilometre uzaklardan Amerika’nın veya Rusya’nın Türkiye’nin sınırlarında ne iş yaptığı, niye orada olduklarını sorgulamıyor. Ama Türkiye’nin sınırlarında ve ülke içinde güvenlik ve istikrarı sağlamak, PYD/PKK/KCK-YPG ve DEAŞ üyesi teröristleri etkisiz hale getirmek için yürüttüğü mücadeleyi Türk Kürt kavgası olarak yazanlar, görenler ve yorumlayanlar var.
Yine bu bağlamda yani devletler arası mücadelede Rusya’nın Avrupa ülkeleri hakkındaki manipülasyon çalışmaları da ayyuka çıkmıştır. Farklı yorumlarıda bu konuda geçtiğimiz günlerde şunları yazmıştım: ‘Hollanda İçişleri Bakanı Kajsa Ollongren ve İngiltere Başbakanı Theresa May dezenformasyon ve yalan haberler üzerine açıklamalarda bulundular. Örneğin gerek Bakan gerekse Başbakan, Rus istihbarat servislerinin yalan haberleriyle Avrupa kamuoyunu etkilediklerini belirterek, bazı grupları yönlendirdiklerini açıklamışlardı. Hatta İngiltere Başbakanı May, Londra Finans Merkezinin yıllık geleneksel yemeğindeki konuşmasında, “bilginin silahlaştırıldığını” iddia etmişti’. Kara propaganda meselesinde sadece Hollanda ve İngiltere rahatsız değil. Fransa ve Almanya bu konuda bir takım yaptırımlar peşinde. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, yalan haberlerle ilgili yeni bir yasayı yürürlüğe sokarken, Almanya da yeni bir yasa ile sosyal medyada nefret içeren haberlere ağır para cezası getiriyor. Hatta mesele Avrupa Birliği’nin de gündeminde.
Demokrasi ve insan haklarını tehdit eden kara propagandadan ne yazıkki Avrupalı Türkler de nasibini almaktalar. Özellikle sosyal medyadan ahlak sınırlarını aşan, her haliyle yalan ve iftira olduğu belli olan, imzasız haberlerle şahıslar karalanmakta. Allah korkusu, hak, hukuk, vicdan ve adalet bir tarafa bırakılarak yazılan ve yayınlanan yazılar dolaşıyor sosyal medyada. Olaylar çarpıtılıyor ve maksadından farklı sunuluyor. Oyun kurduklarını zannediyorlar.
Velhasıl, devletlerin başına gelen dezenformasyon ve kara propagandadan şahıslar da nasibini alıyor.
İnsanlığın başına bela olan dezenformasyon ve yalan haberlerden medet umanlar, sosyal medyanın imkanlarını şimdilik tepe tepe kullanıyorlar. Çeşitli sıfatlarla ortaya çıkan sosyal medya kahramanları dezenformasyonla var olacaklarını düşünüyorlar. Yanılıyorlar. Hukuk ve adalet önünde iftiralarının karşılığını görmeleri belki gecikebilir. Geciktiği için de kara propogandaya ve yalan haberlerine devam edebilirler. Ancak unuttukları ve asla onları affetmeyecek ve hakettikleri cezalarını er geç görecekleri bir ilahi adalet var. İlahi adalet mutlaka tecelli eder. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz. Onlar buna ister inansınlar ister inanmasınlar, ilahi adalet asla şaşmaz. Bugüne kadar şaşmamıştır.
Dezenformasyon, kara propaganda ve yalan haberlerle insanlığı tehdit edenler anlık veya günlük insanları yönlendirebilirler. Ancak sevinçleri ve manipülasyonları üç beş günlüktür. Gönüllerde asla yer etmez, karşılık bulmaz. Tecrübeyle sabittir. Çünkü gönüllere hükmeden vardır. O adaletlidir. Bir kez daha ifade edelim. İlahi adalet er ya da geç mutlaka tecelli eder. Kimsenin yaptığı yanına kalmaz. Bu böyle biline…
Veyis Güngör
6 Şubat 2018