Modern demokrasilerde gölge güç olarak tanımlanan çıkar gruplarının etkisi hep tartışılan bir konu. Lobi kulüplerinin siyasette etkisi ve karar vericilerile ulaşmaları da bu noktada önemli. Siyasilerin yönlendirilmesi; bakan, milletvekili ve memurlara ulaşılması yani karar alıcıları etkileme lobi faaliyetleri arasında yer alır. Modern devlet yönetiminde lobi grupları ve siyaset-bürokrasi ilişkisi tahmin edildiğinden daha güçlü ve içiçe. Peki karar vericiler nasıl etkilenir ve yönlendirilir? Bu soruya cevap niteliğinde araştırma sonuçlarından örnekler şöyle…
Vrij Nederland ve Nieuwsuur medya kuruluşları gölge güç ya da lobi teşkilatlarının Hollanda parlamentosundaki etkileri üzerine Amsterdam Üniversite’ne bir araştırma yaptırmış. Siyaset bilimci Joost Berkhout’un başkanlığında yapılan çalışmada geçtiğimiz dönemde hangi lobi kuruluşunun parlamentodaki toplantılara katıldığı, bakanların ajandalarında yer aldığı, gibi konular araştırılmış. Araştırma 3663 farklı kuruluş üzerinde yapılmış. Bu kuruluşlardan öne çıkan 200 kuruluş belirli sektörler olarak sınıflandırılmış. Araştırmada eski politikacılarıın hangi kuruluşlarda görev aldıkları, bu kuruluşların siyasi renkleri üzerinde de durulmuş.
Araştırma sonuçları Thijs Broer ve Chris Ostendorf tarafından Vrij Nederland’da kaleme alınmış. Sonuçlar Hollanda siyasetini tanıma açısından üzerinde durulması ve düşünülmesi gerekiyor. Sonuçlar Hollanda’daki etkili lobi kuruluşları ve lobi faaliyetleri hakkında bir fikir veriyor.
Araştırılan ikiyüz lobi kuruluşundan en etkili ve öne çıkan yirmi lobi kuruluşu bulunmakta. Öne çıkan bu kuruluşlar diğer yüzseksen lobi kuruluşuna göre daha etkin ve daha güçlü kuruluşlar olarak tanımlanmış. Aralarında bir çoğumuzun sık sık adını duyduğu VNG (Hollanda Belediyeler Birliği), VNO-NCW (İşverenler Kuruluşu), FNV Sendikası, CNV Sendikası, MKB Nederland, LTO (Tarım ve Bahçe İşverenleri Kuruluşu), Rabobank gibi kuruluşlar da var.
Araştırmanın ortaya koyduğu bir gerçek, Hollanda’da bir çok alanda olduğu gibi, lobi kuruluşlarında da farklı siyasi, dini ve dünya görüşünü temsil etmesi. Örneğin 380 belediyeyi temsil eden Hollanda Belediyeler Birliği başkanı, eski VVD’li (Liberal Parti) Utrecht Belediye Başkanı Jan van Zanen. Önceki başkan ve şu anda senetör olan Annemarie Jorritsma da bir VVD’li. Her ne kadar Birliğin yönetiminde farklı partilerden temsilciler olsada, VVD ağırlığı hissediliyor. Diğer taraftan 155 branş organizasyonunun üye olduğu en büyük işveren kuruluşu olan VNO-NCW (beşyüzbinden fazla üyeye sahip) ise, 1999-2016 yılları arasında CDA (Hristiyan Demokrat Parti)’den senatör olarak görev yapan Niek Jan van Kesteren tarafından yönetilmekte. İlk yirmi lobi organizasyonu arasında yer alan FNV Sendikası ve LTO (tarım ve bahçe organizasyonu) gibi lobi kuruluşların yöneticileri ise PvdA (İşçi Partisi) ağırlıklı. Örneğin FNV’nin eski başkanı Ton Heerts eski PvdA millletvekili.
Araştırmada öne çıkan bir başka detay ise, lobi kuruluşlarının tecrübeli beyaz erkekler tarafından yönetilmesi. İkiyüz kuruluş başkanından ellibeşi kadınlardan oluşurken, soy isimlerine göre sadece altı başkanın Avrupalı olmadığı anlaşılıyor. Başkanların büyük bölümü eski politikacılardan oluşurken, yarısından fazlası ise her hangi bir siyasi partiyle ilişkili.
Araştırma tecrübeli ve yüksek bürokrat partililerin yönetici olarak atanmaları siyasi partilerin uğraş alanları arasında yer aldığını gösteriyor. Yeşil Sol ve Özgürlük Partisi hariç bütün partilerin bürokrat atamaları koördinatörleri bulunmakta. Koördinatörler partileri adına bürokraside kadrolaşmayı takip ediyorlar. Araştırmada, Hollanda bürokrasisinde her ne kadar Liberallerin (VVD) başı çekmesi öne çıksa da, iki geleneksel parti Sosyal Demokratlar ve Hristyan Demokratlar yönetimlerde yeterince temsil edildiği belirtilmekte.
Gölge gücün yani eski ve tecrübeli siyasilerin lobi kuruluşlarında görev almaları, kavga ve sürtüşmeye yer vermeden bakanlarla anlaşmayı beraberinde getirse de, lobi kuruluşlarında halktan temsilcilerinin yer bulamaması da ayrı bir sorun olarak değerlendiriliyor. Bu mekanizmanın değişmesi vatandaşın kuruluşlarda temsili demokrasinin işlemesi anlamına gelir yorumu yapılıyor.
Evet. Hollanda lobi örgütleri farklı inanç, din ve dünya görüşlerine dayanan bir yapılanmayla karşımızda. Her güçlü kuruluşun Den Haag’da temsiliği var. Gece gündüz karar vericilerle bir şekilde görüşmeye çalışıyorlar. Bu gerçek bilinmeden, bu yapı analiz edilemeden lobicilik yapılmaz. Bizimkilerin ise, henüz, bu alanda esamesi okunmuyor.
Veyis Güngör
23 Ocak 2018