Seksenli yılların başıdır. Clara ve
Sjaak çiftinin Rotterdam’da işlettikleri giysi mağazalarında işler pek de iyi
gitmemektedir. Çift, mağazalarını elli bin gulden borçla kapatmak zorunda kalır.
Ailenin beş çocuğu vardır. Clara ve Sjaak, evlerinin aylık elektrik ve gaz
parasını ödeyememektedirler. Borçlarından dolayı evlerinin elektriği kesilir.
Bir müddet mumlarla idare ederler. Bu zor şartları en küçük çocuklarına hiç
belli ettirmezler.
Clara ve Sjaak çifti, yoksulluk içinde
hayatlarını devam ettirmektedirler. Yemeklerini, ekmeklerini evde kendileri
yapmaktadırlar. Ayakkabılarını Pazar yerinden alırlar, giysilerini kendileri dikerler. Bu süreçte, ‘tok, açın halinden anlamaz’ misali,
kendileri gibi yoksul insanlarla tanışırlar. Kendilerinden daha yoksul
insanların olduğunu görürler.
Bu durum karşısında, bir şeyler yapmanın arayışı
içine girerler.
‘Biraz fazla imkanı olan olmayana
vermeli’düşüncesinden hareketle,
yoksullar arasında yardımlaşma başlatırlar. Aynı yıllarda, Hollanda’da ikinci
el mağazaları da, yavaş yavaş açılmaya başlamıştır. Bu mağazalarla paslaşırlar
ve birlikte çalışmaya başlarlar.
2003 yılında, Clara ve Sjaak ikilisi, ‘Hollanda Gıda Bankası Vakfı’nı kurarlar.
Amaçları Rotterdam’da ihtiyacı olan insanlara yardım etmektir. Web sitelerini
yaparlar ve düşüncelerini orada paylaşırlar. Aynı yılın şubat ayında, bir pazar
akşamı yayınlan ‘Netwerk’ televizyon
programına çıkarlar. Program biter bitmez Hollanda’nın her tarafından
telefonlar yağmaya başlar. Bir çok kişi kendi şehrinde Gıda Bankası kurmak istediğini belirtir.
İşte o televizyon programından sonra,
Hollanda’da Gıda Bankaları projesi
tüm ülkeye yayılır.
Gıda Bankaları, bugün, ülke çapında
172 şubesi, 10 dağıtım merkezi, 12.000 gönüllü çalışanı ve haftalık 100.000
kişinin gıda yardımlarından faydalandığı bir proje haline geldi.
Bayan Clara bu girişim hakkında, “Aslında bir işe, bir işletmeye başlamak
için, bir vizyon, beş yıllık plan gerekir. Biz de bunlar yoktu. Biz, bu işe,
evimizde, gönülden başladık” derken, Sjaak ise, “Biz projeyi böyle ülke çapında değil, Rotterdam düzeyinde düşünmüştük.
Ama bugün, proje elimizden kaydı gitti. Ama bu proje ile, gerçekte var olan ama
saklanan yoksulluğu Hollanda’da
konuşulabilir hale getirdik” diyor.
Trouw gazetesinden Robin Goudsmit ve Stefan Keukenkamp’nın, bayan Clara’ya yönelttikleri, “yoksullukla mücadele devletin işi değil mi” sorusuna, Clara’nın cevabı şöyle olmuştu: “Siyasetçiler, bu konuyu konuşmaktan utanıyorlar. Yoksulluk sorununu dile getirmekten çekiniyorlar. Refah devletinin, teorik olarak bu tür sorunlarla ilgilenen kurumları mevcut diyorlar. Ama, işsiz kalmış, sorunlar içinde olan kişilerin bu kurumlara ulaşmaları bazen aylar alabiliyor. Bürokrasi engelini aşmak her zaman kolay olmuyor”.
Hollanda’da Gıda Bankası projesini başlatan Clara ve Sjaak çifti ile, biz de bir müddet birlikte çalışma imkanı bulduk. Şöyle ki; 2000’li yıllarda, Kurban Bayramı’nda kurbanlarını Hollanda’da kesen Müslümanlar’dan toplanan kurban etlerinin bir bölümü, Koç Fabrikasında sucuk ve salam haline getirildi. Bu sucuk ve salamları, paketlenmiş halde, Gıda Bankası’nın Rotterdam’daki dağıtım merkezine teslim ettik. Bayan Clara ve bay Sjaak, basın mensupları önünde, Müslümanların gösterdikleri bu incelik ve örnek davranıştan dolayı bize teşekkür etmişti. Girişken, gönülden, içten birisi olduğu her haliyle belliydi bayan Clara’nın.
Evet, iflas eden ve borçlanan bir
çiftin yoksullukla mücadeleye katkıda bulunmak için başlattıkları Gıda Bankası Projesi’nin hikayesi işte
böyle.
‘Fazla imkanı olan olmayana vermeli’
düşüncesinden doğan bu girişim, bugün, haftada yüzbinlere gıda yardımı yapan
bir ‘ülke projesi’ haline geldi.
Clara ve Sjaak çifti ise emekli olmuşlar. Gıda Bankasının şimdiki yönetimin,
kendilerine yeterince ilgi göstermemesinden bizar olup, projelerini evlerinde
takip ediyorlar.
Veyis Güngör
22 Aralık 2020