Hollanda’nın hükümet merkezi Lahey yakınlarında yer alan Leiden, daha çok dünyaca ünlü ve tarihi oldukça eskilere dayanan üniversitesi ile bilinir. Leiden Üniversitesi 150’ye yakın lisans programı, 120’yi aşkın yüksek lisans programı ve 160’tan fazla doktora programı barındırması itibariyle sahip olduğu akademik birikimi gözler önüne sermektedir. Üstelik, Kralımız Willem Alexander ve Başbakanımız Mark Rutte bu Üniversitenin mezunlarıdır. Dolayısıyla üniversite eğitim kalitesi açısından gardını ispatlamış ve birçok ünlü ismi mezun etmiştir. Böylesi bir üniversitenin bulunduğu şehrin küçük ve sükûnet dolu sokaklarını dolaşırken kentin sahip olduğu kültürel ve entelektüel birikimi hissetmemek mümkün değildir.
Tarihi Leiden Üniversitesi’nde 1991 yılının haziran ayında Hollanda Türk Akademisyenler Birliği Vakfı olarak “Yunus Emre Sevgi Haftası” programının ilkini gerçekleştirmiştik. Hollanda’nın günlük gazetelerinden Trouw, Yunus Emre etkinliğe bir sayfa ayırmıştı. Yine yıllar sonra, kısa adı UETD olan Avrupalı Türk Demokratlar Birliği ve Leiden Türk öğrenci derneği Burini ile “Ahilik” programı bu kentte gerçekleştirilmişti.
Bu ve benzeri hatıralarımızın olduğu Leiden’e bu sefer Türkevi Araştırmalar Merkezi’nin yürüttüğü bir araştırma çerçevesinde yolumuz düştü. Leiden programında, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi İlhan Bilici ve Araştırma Görevlisi Adnan Bilir, “Şubat 2023 Depremi Sürecinde Hollanda Türkiye Dayanışması” temalı araştırma çerçevesinde, adı Leiden kentiyle özdeşleşmiş olan çılgın Türk, Durmuş Doğan ile mülakat yaptılar.
Çarşamba kundurası
Aslen Samsunlu olan Durmuş Doğan, Tover’in başkanlığını yürütmekte ve deprem zamanında yardım koordinasyon sürecinde aktif rol oynamıştır. Yalınayak giydiği meşhur Çarşamba kundurası ile Leiden sokaklarında yürürken çıkardığı ses adeta Dersaadet sokaklarındaki kalabalığı hatırlara getirir niteliktedir. Ağaran saçları ve hilal bıyıkları ile bize rehberlik eden Doğan, özünü ve kimliğini yaşantısıyla içselleştirmiş bir şahsiyet olarak karşımıza yer almıştır. Uzun yıllar Hollanda’da kalan ve benliğinden bir nebze de olsa yitirmeyen Durmuş Doğan, şehrin kültürel mirasına şahitlik eden binalarını ve tarihi yerlerini şehrin üslubuna yakışır bir edayla bizlere nakletmiştir.
Ankara tiftik keçisi
Şehri keşfetmeye başlarken ilk durağımız sanatçı ve ileri gelen entelektüellerin yaşadığı ve “Ağaç Altı Kültür Festivali”nin de yapıldığı kimsesizler çocuk evi oldu. On altıncı yüzyılda inşa edilmiş bu tarihi taş binada kalan yetim çocuklar haftanın belirli günlerinde komşu binada bulunan tekstil atölyesinde Ankara tiftik keçisi yünlerini dokumaktaydı. Aldığımız bu bilgi karşısında şaşkınlığımızı gizleyemedik. Oradan ayrıldıktan sonra kuruluş tarihi 1683 yılına kadar giden Brill Yayınevi’nin eski binasının önünden geçerek yine kentin tarihi dokularından bir diğerini oluşturan Lahey Belediyesi’nin önüne geliyoruz. Bu tarihi binanın hikayesi şaşkınlığımızı ve şanlı tarihimizin yüceliğini bir kez daha iliklerimize kadar hissetmemize yardımcı oldu.
Belediye binasında hilal
İyi bir Leiden’li, Kent Danışma Kurulu üyesi ve aynı zamanda gerçek bir Türk milliyetçisi olan Durmuş Doğan bize Leiden Belediye binası üzerindeki “Hilaller”in tarihçesini heyecanla anlatıyor. Hollanda’nın İspanya ile savaşlarında Osmanlı desteği neticesinde Osmanlı-Hollanda yakınlaşması sağlanmış ve bu yakınlaşmanın bir nişanesi olarak “6 Hilal” belediye binasının tepesine konumlandırılarak Osmanlı İmparatorluğuna karşı olan şükran ortaya konulmuştur.
Altın kaplamalı Türk
Bu tarihi ve gurur verici dinleti ve görselden sonra birkaç adım ötede restorasyonu yeni yapılmış ve tarihçesi on yedinci yüzyıla kadar uzanan tarihi bir binanın önünde durduk. Rehberimiz Durmuş Doğan, eliyle binanın en üstündeki eski Hollandacayla altın renginde “IN DEN VERGLDEN TVRK” (Altın Kaplamalı Türk ya da Altın Türk) ibaresi ve ibarenin hemen üstünde Osmanlı ihtişam ve heybetini simgeleyen sarıklı ve sakallı yaşlı bir görselin portresini işaret etmiştir. Osmanlı-Hollanda ticaretinin ve özellikle Ankara tiftiği ticaretinin bir sembolü olan bu portre (bu portrede aynı zamanda Ankara tiftik keçisi de yer almaktadır) eskiden iki ülkenin ticari ilişkilerinin ne kadar kuvvetli olduğunu ortaya koyuyor.
Türk Kaftanı Sergisi
Cuma namazı vaktinin yaklaşmasıyla birlikte duygu dolu anlar yaşadığımız bu binanın önünden yavaş yavaş yönümüzü Diyanet Vakfı Mimar Sinan Camii’ne doğru yol alıyoruz. Doğan, her fırsatı değerlendirme gayreti içerisinde bulunurken hem bana olan birikmiş serzenişlerini dile getiriyor hem de bulunduğumuz şehirlerin yönetimlerinde etkin olmamız gerektiğini, yerel ve ulusal karar alma organları ile iyi ilişkiler geliştirmemiz gerektiğini, hiçbir platformun boş bırakılmaması gerektiğini vurguluyor. Nihayetinde bu gelişmelerin her biri ikili ilişkilerde oldukça önemli sonuçlara yol açabileceği malum. Doğan, kuruluşunda etkin rol aldığı “Hollanda Türk Platformu” (PTN) faaliyetlerinden örnekler veriyor. Geçen yıl organize ettiği “Ankara Keçi Yünü Kumaşından Üretilen Türk Kaftanı Sergisi”ni anlatıyor bize. Toplumsal sorumluluk taşıyan Türklerin sayısının artmasını arzu ediyor. Bu itibarla büyük ve idealist hayaller kuruyor.
Serdengeçti
Milliyetperverliği kadar misafirperverliği de dillere destan olan çılgın Türk Durmuş Doğan, Cuma çıkışı dostlarına Serdengeçtiliğinigösteriyor. Balkan Türkleri gibi bir gün Avrupa Türkleri gerçeğinin anlaşılacağını ifade eden Doğan, aynı zamanda yüksek bir heyecanla Türklerin toplumsal varoluş mücadelesinde ne yapmaları gerektiğini de ifade ediyor. Veda vaktinin yaklaşmasıyla birlikte Durmuş Doğan, mülakat gerçekleştirdiği genç akademisyenlere aman önceki dönemlerde gelen ve bizimle konuşan ancak bir süre sonra bizi unutup gidenlerden olmayın deyip tembihte bulunmayı da ihmal etmiyor. Yaklaşık iki saatlik beraberliğimizde birkaç seminerlik bilgiyle güzel Leiden’den ayrılıyor ve Çarşamba kunduralı çılgın Türk Durmuş Doğan’a veda ediyoruz.
Veyis Güngör
14 Ağustos 2023