Geçen hafta, Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) düzenlediği Davos Zirvesi yapıldı. Zirvede bu yıl ‘Parçalanan Dünyada Ortak Gelecek Oluşturmak’teması konuşuldu. Zirvede son yıllarda kitapları bestseller olan İsrailli tarihçi Yuval Noah Harari de bir konuşma yaptı. Davos’ta yaptığı konuşmada ‘veri dikdatörleri’ne karşı dikkat edilmesini söyleyen Harari ’Sapiens’ ve ‘Homo Deus’ adlı kitaplarıyla tanınıyor. Prof. Harari alışılagelmişin dışında, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel’den sonra konuşma yaptı. Davos’taki konuşmasına değinmeden Harari’yle ilgili bir iki hatıraya değinelim.
Geçen yıl yaz tatilinde İzmir’de değerli dostum Sadık Yemni’yi ziyaret ettim. Yemni, tatilde okumam üzere elime oniki sayfalık bir metin verdi. Yazının başlığı ‘Kehanet’, alt başlığı ise ‘Harari’nin Homo Deus-İnsan Tanrı – Yarının kısa bir tarihi adlı kitabı üzerine bir inceleme’ydi. Yazıyı dikkatle okudum. Yemni, yazıda Harari’yi yer yer tenkid ediyordu. Homo Deus’un karşına Allah’a iman eden, güvenen, O’ndan korkan, takva sahibi biri Kul İnsan – Homo Kul’u çıkarıyordu Yemni.
Daha sonra, Sadık Yemni geçen yılın Aralık ayında Amsterdam Türkevi Söyleşilerine konuk oldu. Yemni Amsterdam’daki sohbetin ikinci bölümünde Harari’nin ‘Homo Deus’ kitabına verdiği cevaplar üzerinde durdu. Sadık Yemni, 3. Kapı adlı bir tez ortaya attı. Bu aslında moderniteye, Batı Medeniyeti’ne verilen bir cevaptı. Yemni’ye göre birinci kapı Samsa kapısıdır yani değişim kapısı. İkinci kapı ise Faust kapısıdır. Dr. Faust’un ünlü hikâyesinden esinlenilmiştir. Üçüncü kapı ise Kurtuluş Kapısı’dır. Bu kapı sonu izm’le biten ideolojilerin ve içlerindeki hakkı arama cevherini yitirerek kültüre evrilmiş dinlerin de yeridir. Son olarak Sadık Yemni’nin ortaya attığı 4. Kapı, aslında esas 3. Kapı, gerçek Kurtuluş Kapısı ise ‘Hakikat Kapısı’dır. Yemni’ye göre bu kapının da durumu pek iyi değil. Ama bir ümit bulunmaktadır. İnsanlık için yegâne umuttur hatta. Anahtarı da İstanbul’dur. Yani ‘21.yüzyılın ilahiyatçıları bu çağın bilimsel gelişmelerini bilen ve dini metinleri yeniden yorumlayabilen özelliklere sahip olmak zorundadır’.
Harari’nin eserleri üzerine bir başka yazı da Hollandalı dostum Abdulwahid van Bommel tarafından kaleme alındı. Bommel ‘İki sempatik insan: Sapiens en Deus’ başlığı ile Nieuw Wij’de yayınlanan uzun makalesinde ‘Harari, Homo Sapiens kitabı ile bize, bizim nereden geldiğimizi gösteriyor. Homo Deus kitabı ile ise nereye gideceğimizi söylüyor’ diyor. Yani geleceğin hayalleri… Buna göre; ‘Eşitlik ve kardeşlik dışarı, değer ve normsuzluk içeri. Ahlak dışarı, algoritmalar içeri’ diyen Bommel ‘Homo Deus bir superman mı?’ ya da Allah’a daha yakın bir insan mı? ya da daha güçlü ve uzun yaşayan insanlar mı? olacak sorusunu soruyor.
Davos’ta yapılan konuşmaya geri dönersek. Prof. Harari’nin konuştuğu oturumu takip eden ve bazı bilgileri bir televizyon yoluyla paylaşan Cüneyt Zapsu, ‘yirmi veya yirmibeş yıl sonra günümüzden farklı bir insan cinsinin olacağını’ ifade ediyor. İnsanlar bağımsız olarak yaşayamayacaklar. Küçük bir elit grup insanlığı idare edecek. Yani insanın bağımsız düşüncelerine müdahele edilecek. Harari’yi dinleyen Zapsu şunları söylüyor: ‘Bundan böyle, elbette Allah’ın dediği olacak, ancak bio teknolojinin sahipleri insanlığa müdahale edecek. Yönlendirecekler. Yani ne yiyeceğimize ne içeceğimize karışacaklar’ diyor.
Yazdığı iki kitapla insanlık tarihine ana hatlarıyla değinen ve geleceğe provakatif yaklaşan Prof. Harari, ‘iki devrimin birlikte geldiğini’ hatırlatıyor. ‘Bir tarafta yapay zeka alanındaki devrim, diğer tarafta ‘beyin ve biyolojide’ yeni atılımlar’a dikkat çeken Harari gelecek on yıllarda şirketler sadece tüketim ve bilgisayar davranışlarımızı takip etmekle yetinmeyecekler. Biyolojik verilerimizi de okuyabilecekleri söylüyor.
Harari’ye göre en önemli mesele, gelecekte bu verilerin kimin elinde olacağıdır. ‘Cevabı ben de bilmiyorum diyen Harari, ancak bu alanda tartışmaların başlaması lazım, bir çok devlet bunu anlamıyor. Facebook’un verileri toplamasında sadace gizlilik duyarlılığına inanıyorlar. Ancak biyomedikal devrimle başka bir soruyla karşılaşıyoruz. ‘Eğer algoritmalar insanı, insandan daha iyi tanırsa, ki gelecekte insan beyni faaliyetleri, kalp atışları, tansiyon ölçümüyle bilgiler edinilecek, o zaman benimle ilgili kararlar da alınacaktır diyen Harari, bu da yeni dijital diktatörlerin gelişi görüşünde.
Evet, Harari’ye göre insanlığın geleceği küçük bir gruba yani veri diktatörlerine teslim olacak. Bu ise insan düşüncesine, özgürlüğüne müdahaledir. İnsan kontrol edilecek ve yönlendirilecek. Ancak Harari’nin aklına gelmeyen bir Kul insan var. Sadık Yemni’nin ifade ettiği gibi ‘Homo Deus’un karşına Allah’a iman eden, güvenen, O’ndan korkan, takva sahibi biri Kul İnsan – Homo Kul’ çıkacak. Ve Kul İnsan, veri diktatörlerinin de korkulu rüyası olacak.
Veyis Güngör
31 Ocak 2018