Avrupa Birliği (AB) projesi ve AB’nin geleceği ile ilgili fikirler ve tartışmalar her geçen gün artıyor. Bunlardan bir kaçını hatırlayalım: 2021 yılının mayıs ayında başlayan, tam bir yıl süren ve milyonlarca AB vatandaşının katıldığı, ‘Avrupa’nın Geleceği Konferansı’, bu fikirlerden sadece bir tanesiydi. Bu fikir, şimdilerde tartışma konusu olan ‘Avrupa Siyasi Topluluğu Projesi’ni savunan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un düşüncesiydi.
‘Avrupa Siyasi Topluluğu Projesi’nin ilk toplantısının, önümüzdeki 6 ekim tarihinde yapılacak olan AB Liderler Zirvesi öncesinde düzenleneceğinin duyurulması, konunun hızlı bir şekilde Avrupa gündemine taşınmasına neden oldu. İlk toplantıya Türkiye’nin davet edilip edilmeyeceği tartışmaları, Türkiye-AB ilişkilerini yeniden canlandırdı. Bu çerçevede, projenin mimarı sayılan Macron ve diğer Avrupa yetkilileri Türkiye’nin davet edilmesi yönünde açıklamalarda bulundular.
‘Avrupa Siyasi Topluluğu Projesi’ ile ne amaçlanıyor sorusuna cevap vermeden önce, birkaç cümleyle, ‘Avrupa’nın Geleceği Konferansı’, sonuçlarına değinmek istiyorum.
Bu köşeyi takip edenler hatırlayacaklardır. Hem ‘Avrupa’nın Geleceği Konferansları’ hem de ‘Avrupa Siyasi Topluluğu Projesi’ düşüncesi ile ilgili, hatta Avrupa demokrasisinin tamiri üzerine yorumlar yayınlamıştım. Özellikle, Konferans sonucunda ortaya çıkan önemli bir sonuç, ‘Avrupalıların çoğunluğunun, Avrupa ve Avrupa kurumları hakkında çok az bilgiye sahip oldukları’ yönünde olduğunu tekrar etmeliyim.
Avrupa Birliği tarihinde ilk kez, üç AB kurumunun ortaklaşa düzenlediği bu konferanstan, Avrupalılık kimliğinin hedeflendiği gibi oluşmaması sonucunun çıkması, tahmin edileceği üzere, AB açısından endişe verici bir gelişmedir.
İşte böyle endişeler içinde olan bir Avrupa için, Macron’un ‘Avrupa Siyasi Topluluğu Projesi’ teklifi, Avrupa’nın geleceği açısından hayati önem taşıyor. Macron bu düşüncesini, mayıs ayında Avrupa Parlamentosu’na sunmuştu. Bir ay sonra, haziran ayında yapılan AB Liderler Zirvesinde de, gündeme getirilen bu proje, AB yönetimi tarafından kabul edilmişti.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’un, açık bir şekilde destek verdiği ‘Avrupa Siyasi Topluluğu Projesi’ (AST), öncelikle, topluluğun demokratik ülkelerin herkesi ilgilendiren siyasi konularda iş birliği için yeni bir alan bulmasına izin verecek. AST, siyasi diyalog ve iş birliği platformu projesi olup, Avrupa kıtasını ilgilendiren güvenlik, enerji, iklim ve ekonomi gibi konuların düzenli olarak tartışılacağı bir platform olacak.
Uzmanlara göre, altı ayda bir toplanması beklenen AST’ye, AB üyesi ülkeler başta olmak üzere, İngiltere, Norveç, İsviçre, Batı Balkan ülkeleri ve Ukrayna katılacaklar. Aynı kaynaklar, ilk toplantıya Türkiye ve Batı Balkan ülkeleri yanı sıra, İngiltere, İzlanda, Norveç ve diğer bazı ülkelerin davet edileceğini belirttiler.
Gerek geçen yıl yapılan ‘Avrupa’nın Geleceği Konferansı’ sonuçları, gerek Şansölye Merkel yerine oynayan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ısrarlı çıkışları, bize, Avrupa’nın bir kimlik kriziyle karşı karşı olduğunu gösteriyor. Bu yetmiyor, Avrupa mevcut halinden memnun olmayıp, dünyada yeni bir güç dengesi olma yönünde yeni atılımlar yapmaya hazırlanıyor. Ancak, Macron ve Şansölye Olaf Scholz’un hesap etmek durumunda oldukları bir gerçek ise, Avrupa ve Amerika arasında son yıllarda gelişen transatlantik işbirliğidir. Kaldı ki bu, esasen Avrupa’nın her geçen gün daha fazla Amerika hegemonyasına girdiğini gösteriyor. Bu durum, ister istemez, Avrupa’nın, ABD’den bağımsız güç ve güvenlik politikaları geliştirmesini zorlaştırıyor.
Macron, büyük ve güçlü bir Avrupa projesi hayaline sahip. Hatırlanırsa, Macron’un bir de Avrupa Ordusu projesi de vardı. Sonuç belli!
Çiçeği burnunda ‘Avrupa Siyasi Topluluğu Projesi’nin de akıbetini takip edeceğiz.
Veyis Güngör
19 Eylül 2022
HABER EYLÜL 2022