Son üç ayda korona salgını ile
büyük bir panikle karşı karşıya kaldık. Hemen sonrasında korku psikolojisi etkisini
gösterdi. Ne olup bittiǧini anlamaya çalışan bireyler, farklı bir gündemle
karşılaştı.
Amerika başta olmak üzere Avrupa’nın her yerinde protestolar gerçekleşti.
Irkçılık ve ayırımcılık olaǧanüstü lanetlendi. Meydanları ve sokakları
dolduranların çoǧunluǧu gençlerden oluşmaktaydı.
Irkçılık ve ayırımcılık, gençlerin
kimlik sorununu tekrar gündeme taşıdı. Dayatılmış, sarsılmaz, çok yönlü gibi
kimlik çeşitleri tartışmaya açıldı. Konuyla ilgili Verwey-Jonker Enstitüsü’nün Uyum ve Toplum Bilgi Platformu’nun bir
raporu yeniden gündeme geldi. Raporda, ırkçılık ve ayırımcılıǧın, gençliǧin toplumda
nasıl bir pozisyon alacaǧını, ciddi şekilde etkilediǧine dikkat çekildi.
Sözkonusu davranışın, son haftalarda organize edilen Black Lives Matter protestolarında somut olarak ortaya çıktıǧına dikkat
çekildi.
Bazı tespitler başlıklar halinde aşaǧıdaki şekildedir.
Çok yönlü kimlikler
Özellikle, göçmen geçmişi olan gençler
üzerinde yapılan araştırmalarda, gençlerin çok yönlü kimliklerle rahat hareket
edip etmediklerine bakılmış. Gençlerin çoǧunluǧunun, yüzde yetmiş oranında, çok
yönlü kimliklerle toplumda daha başarılı oldukları tespit edilmiş. Geriye kalan
gençlerin ise zorlandıkları, toplumda saǧlıklı davranış sergileyemedikleri
görülmüş. Çok yönlü kimlikler şartlara göre deǧişkenlik gösteriyor. Göçmen
kökenli gençler, okulda öǧrenci, evde kız veya erkek çocuǧu, müslüman, Faslı, Türk,
ateist gibi kimliklerle anılmaktalar.
Aile ve kimlik
Araştırma sonuçlarına göre, anne ve
babalarıyla, aileleriyle veya arkadaşlarıyla güçlü baǧları bulunan gençler, çok
yönlü kimliklerle daha az sorun yaşamaktalar. Böyle bir baǧı olmayan ya da daha
az olan gençlerin ise, daha fazla deprasyon ve sorun yaşadıkları gözlemlenmektedir.
Kim olduǧunu ya da ne olduǧunu ifade edemeyen gençlerin yardıma muhtaç
oldukları ama konuya mevcut gençlik kuruluşlarının ilgisiz ve yeterli yardım
mekanizmalarının bulunmadıǧı da ayrı bir gerçek olarak ortaya çıkıyor.
Ne kadar Hollandalısın?
Hollanda’da kimlik meselesinin o kadar
politize edildiǧine dikkat çeken araştırma sonuçları, göçmen kökenli gençlere
sıkça ‘Hollanda’ya sadık mısın?’
sorusunun sorulduǧu belirtilmekte. Oysa gençlerin bu tür sorularla
uǧraşmadıkları, zira bir çok gencin kendini Hollandalı histettiǧi bilinmektedir.
Kimlik meselesinin psikolojik bir mesele olduǧu, ancak Hollanda’nın bu konuda
yeterli bilgiye sahip olmadıǧı da araştırma sonuçları arasında yer alıyor.
Irkçılık ve kimlik
Son haftalarda başta Amsterdam Dam Meydanı
olmak üzere, farklı şehirlerde ve yine Amsterdam’ın Kuzey Doǧu’sunda yapılan
gösterilerde, göçmen kökenli gençlerin yoǧunluǧu dikkat çekti. Black Lives Matter gösterileri, çok
farklı etnik kökenli gençler tarafından ve tabii ki Hollandalı gençler
tarafından desteklendi. Araştırma sonuçlarından birisi de, ırkçılık ve
ayırımcılık tecrübesinin, kimliǧin şekillenmesinde belirleyici rol oynamasıydı.
Araştırmacılara göre, ırkçılık ve ayırımcılık gençlik üzerinde etkili oluyor.
Öyleki, gençlerin toplum içinde edinecekleri yer ve rolleri belirleyici ölçüde.
Evet. ABD’de polis zorbalığı ile
öldürülen Goerge Floyd olayı ile polis şiddeti, ırkçılık ve ayırımcılıǧı
protesto gösterileri, bir kez daha gençlik ve kimlik meselesi tartışmalarını
gündeme taşıdı. Gerek yapılan bir çok araştırma sonucu gerek karar vericilerin
açıklamaları toplumda ırkçılıǧın ve ayırımcılıǧın yaşadıǧını bir kez daha
ortaya koydu. Hem de kurumsal ırkçılıǧın var olduǧunun kabul edilişi ve bununla
mücadele edilmesi en yüksek düzeyde ifade edildi. Meydanlarda yürüyen gençlerin
bir deǧil, çok yönlü kimliklere sahip oldukları göze çarptı. Çok yönlü
kimliklere sahip olanların ise toplumda daha başarılı olduǧu tekrar belirtildi.
O halde, çok kimlikli olmanın kınanmaması aksine teşvik edilmesi gerekmektedir.
Veyis Güngör
18 Haziran 2020