Şehirlerin meydanları, sosyal ve siyasi hatta kültürel hareketler için önemlidir. Bu meydanlar birer buluşma merkezleridir. Aynı zamanda tarihe yön veren meydanlardır. Heyacanlıdır. Kalabalıktır. Bulundukları şehirleri dünya düzeyinde meşhur ederler. Eski dönemlerde, şehir meydanları düşünürlerin, sanatçıların, tüccarların, ozanların, filozafların keşfedildiği yerler olarak bilinir.
Günümüzde ise daha çok, protestoların, mitinglerin, yürüyüş ve nümayişların yapıldığı, konserlerin verildiği yerlerdir meydanlar. Öyleki bazen devrimlerin başladığı merkezlerdir. Örneğin Fidel Castro, Havana’daki Devrim Meydanı’nda bir milyon insana konuşmuştur. Yine bu doğrultuda, ‘Tahrir, Taksim, Tiananmen, Trafalgar’ meydanları da sayılabilir.
İşte bunlardan bir tanesi, yani şehirleri şehir yapan meydanlardan birisi de Amsterdam Dam Meydanı’dır. Yediyüz yıllık bir tarihe sahiptir. Başların kesildiği, çatışmaların yaşandığı, kavgaların yapıldığı bir meydandır. Aynı zamanda Kraliyet törenlerinin ve tarihsel anma programlarının yapıldığı bir meydandır. Geçtiğimiz günlerde Fred Feddes yediyüz yıllık bir tarihe şahitlik etmiş Amsterdam Dam Meydanı ile ilgili bir kitap yayınlandı.
Kitabı okurken, Dam Meydanı tarihi ile birlikte esasen Amsterdam’ın tarihini, sosyal ve siyasal hareketlerin de tarihini okuyorsunuz. Kitaptan bazı bilgileri sizler için seçtim.
Dam Meydanının tarihi 1260’a kadar uzanıyor. Amstel Kanalının taşmasıyla, burada bir baraj yapılmış. O yıllarda baraj yeri aynı zamanda Haarlem/Utrecht ve Muiden/Naarden yollarının kesişme noktasıymış. 1540 yılında belediye binası yapılmış Dam Meydanına. Şehir arşivlerine göre 1652’de bu belediye binası yanmış.
1806-1810 yıllarında Kral Lodewijk Napoleon belediye binasını genişleterek, Kraliyet Saray’ı yapmış. 1813’te Fransızların şehri terk etmeleriyle Saray boş kalmış.
1814, 1840 ve 1848 yıllarında I. II. ve III. Kral Willem’in törenleri yapılmış Dam Meydanındaki Saray’da.
Amsterdam Dam Meydanının yirminci yüzyılda kanlı sahnelere ve siyasi hareketliliklere sahne olduğunu görüyoruz. Öyleki, 7 Mayıs 1945’te yapılan bağımsızlık nümayişinde, Alman askerleri balkondan kalabalığa ateş açmış ve 30 kişi hayatını kaybetmiş.
1948’de Kraliçe Julliana’nın törenine şahitlik eden Dam Meydanına günümüzde de devam eden Noel Ağacı dikilmiştir. 1979’da Dam Meydanını işgal eden hippiler, uzub bir uğraş sonunda harbiyeli askerler tarafından temizlenmiş. 1989’de Kraliçe Beatrix’in tahta geçiş törenlerinde protestolara şahit olan Dam Meydanı 2002 yılında Kraliçenin oğlu Willem Alexander ile Maxima Zorreguieta’nın görkemli evliliğine de şahitlik etti.
Çeyrek yüzyılda, bizim de Amsterdam Dam Meydanında unutulamayacak hatıralarımız oldu. Onlarca miting, gösteri ve protesto’ya katıldım. Irkçılığı telin mitinginden tutun da, Sovyetlerin Afganistan’ı işgal etmesini kınayan yürüşe kadar. Hepsi hafızamda. Ancak, Dam Meydanında, bizi, Hollanda Türk toplumunu hasseten yakından ilgilendiren bir kaç hatıra varki, bunları burada ifade etmeden geçemeyeceğim.
Bunlardan birisi, henüz Üniversite öğrencisiyken Dam Meydanı’na bakan Yeni Kilise konferans salonunda organize ettiğimiz “Ibn Haldun ve Göç Tarihi Konferansı” ve yine aynı salonda organize ettiğimiz “Avrupa Türk Edebiyatı Sempozyumu”dur. İkincisi unutulmaz etkinlik ise, Hollanda Türk göç tarihinde bir ilki temsil eden, “Dam Meydanında Tarihi Mehter Takımı Gösterisi” etkinliğidir. Ankara Büyükşehir Belediyesinin Mehter takımı, Dam Meydanında tam iki saat süreyle konser verdi. Üçüncüsü ise, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Kraliçe Beatrix tarafından karşılanması. Soğuk bir günde, Dam Meydanı’ndaki Saray önünde karşılanan Gül, kırmızı halılar üzerinde yürüyerek Özgürlük anıtına çicek koymuştu.
Evet, yediyüz yıllık bir tarihe sahip olan Amsterdam Dam Meydanı tam tamına bir tarih meydanı aslında. Sosyal, siyasi, demokrasi, özgürlük, ideoloji içerikli hareketlerin yapıldığı Dam Meydanı, nacizane bizim etkinliklerimize de şahitlik etti. Amsterdam Dam Meydanı, şehrin kalbi olarak 2018 yılında da tüm dünyadan turist çekmeye devam ediyor.
Veyis Güngör
30 Kasım 2018