Dünya kamuoyu son bir haftadır, ABD’nin dört bir tarafındaki üniversitelerinde, Filistin destekçilerinin tutuklanması başta olmak üzere, birçok öğretim görevlisi, profesör ve kimi siyasetçilerin gösterilere destek vermesine şahit oldu. Benzer gösteriler, hatırlanacağı gibi aylardır Avrupa’nın farklı başkentlerinde de yapılıyor. Bu gösterilerden hareketle, Almanya’da yayınlanan REFERANS Dergisi’nin Ocak sayısı için, “Modern insanın küresel haksızlığa isyan ahlâkı” başlıklı bir makale hazırlamıştım.
New York’taki Columbia Üniversitesi ve Ohio Eyalet Üniversitesi’nde Filistin destekçisi gösterilerin gündeme gelmesiyle, söz konusu yazının özetini, siz değerli okuyucularımın gündemine bir defa daha sunmak isterim.
2023 yılının son çeyreğinde insanlık büyük bir sınavla karşı karşıya kaldı. Yüzyıla yakın bir süredir, kendilerine soykırım yapıldığını anlatan bir topluluğun yöneticileri, bir başka topluluğa soykırım ve etnik temizlik uyguluyor. Öyle ki, bu insanlık suçu, iletişim çağının sağladığı imkânlarla, dünya insanlığının gözleri önünde işleniyor. Ne yazık ki bu vahşet karşısında, başta Avrupa ve Amerika olmak üzere birçok ülke, kayıtsız bir şekilde İsrail hükümetinin yanında yer aldı. Ancak, yaşanan zulüm ve yapılan haksızlık karşısında, bu yandaş ülkelerin vatandaşları, yavaş yavaş ayağa kalkıp harekete geçtiler ve sokaklara döküldüler. İnsanın içinde var olan öz etkilendi, uyandı ve küresel, çağdaş haksızlık karşısında isyan ahlâkı sergiledi.
Avrupalı karar vericiler, “Hepimiz, Filistin halkının meşru isteklerinin farkındayız ve hem İsrailliler hem de Filistinliler için eşit ölçüde adalet ve özgürlüğü destekliyoruz” ifadeleriyle, İsrail’in yanında olduklarını açıklamışlardı.
Avrupa ve dünya liderlerinden cesaret alan İsrail, Filistin halkına dünyada eşi ve benzeri görünmedik katliamlar yapmaya devam etti ve ediyor. Ancak, İsrail’e şartsız destek veren ülke yöneticilerine karşı ve elbette İsrail hükümetine karşı, Avrupa ve dünya halklarında küresel bir öfke, nefret ve karşı koyma duruşu başladı. Filistin’de yapılan katliamların ilk haftasından itibaren, her geçen gün sayı ve gücü artarak devam eden İsrail karşıtı eylemler, Avrupa başkentleri yanı sıra diğer şehirlere de yayıldı.
Avrupa sokaklarında günlerdir, haftalardır ve aylardır devam eden protestolar, yürüyüşler ve mitingler, kar tapu misali giderek küresel bir isyan haline geldi. Aylardır Amsterdam, Brüksel, Paris, Kopenhag, Berlin, Londra, Stockholm ve Roma sokaklarında yer alan pankartlarda şu ifadeler yer aldı: “Adalet yoksa barış da yok”, “Gazze’de soykırım var”, “İşgale son”, “Şimdi ateşkes”, “Filistin’e özgürlük”, “Ateşkes”, “Biz Filistin’i unutmayacağız”, “Gazze’ye Özgürlük”, “Soykırım”.
On binlerin, yer yer yüz binlerin ve hatta Londra’da, bir milyona yakın insanın dillendirdikleri sloganlar arasında ise, “Filistin’e özgürlük”, “Çocuk katili İsrail”, “Soykırımı durdurun”, “İsrail bombalıyor, Almanya finanse ediyor”, “Gazze’nin çocukları, Filistin’in çocukları, insanlık öldürülüyor”, “Gazze, Paris seninle”, “Soykırımı durdurun” gibi ifadeler yer aldı.
Sokaklardaki gösterilere, meslek gruplarının isyanı da eklendi. Örneğin, Hollanda’da 800’ü aşkın Hollandalı film yapımcısı, sanatçı ve aktör, hükümete, “Soy kırımı önle” başlığını taşıyan bir ültimatom verdiler.
Avrupa başkentlerinin sokakları uzun yıllardır bu tür kalabalıklara şahit olmuyordu. Çoğu zaman yer yer dondurucu soğuk havada ve durmadan yağan yağmur altında saatlerce gösteri yapan Avrupa vatandaşlarının bu davranışı, küresel haksızlığa ve adaletsizliğe karşı oluşan bir isyan ahlâkının tezahüründen başka bir şey olamazdı.
İnsanlar, yaratılış itibariyle haksızlık karşısında susmayıp, isyan halinde harekete geçmektedir. İsyan ahlâkının uyanışında, insanların dili, dini, rengi, kültürü, coğrafyası söz konusu değildir. Örneğin, Güney Afrika, İsrail’i, Gazze’de ‘Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği’ gerekçesiyle, Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı’na taşıdı, dava açtı.
Zulmün ilelebet olmayacağı anlaşılıyor. İsrail’in Savunmasız Filistinlilere reva gördüğü insanlık dışı uygulama ve buna destek veren küresel sistem bir çıkmaz içindedir. Ümidimizi canlı tutan, bu küresel haksızlıklara ve yanlışlıklara karşı seslerini yükselten milyonların, özlerinde taşıdıkları hakikatin harekete geçmesi ve modern insanın küresel haksızlığa isyan ahlâkını sergilemesidir.
Veyis Güngör
28 Nisan 2024