Özgürlükler ülkesi Hollanda’da neler oluyor?

Hollanda’da ocak ayının üçüncü ve son haftasında Temsilciler Meclisinde sıra dışı öneriler tartışılmaya başlandı. Arka arkaya yaşanan bu siyasi ve soysal hareketlilik, insana ister istemez, “Hollanda’da neler oluyor” diye sorduruyor. Öyle ki, son iki hafta içinde hükümet merkezi Lahey’de, insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayan yasa teklifleri konuşuluyor. Sosyal baskı gruplarını ve muhalefeti harekete geçiren birkaç gelişme kısaca aşağıdaki şekildedir.

Gösteri ve protesto hakları…
Hollanda özgürlükler ülkesi olarak bilinir. Gösteri, protesto, yürüyüş geleneğinin yerleştiği bir ülkedir. Hollandalılar protestolar neticesinde kadın haklarını elde etmişlerdir. Günde 8 saatlik çalışma, emeklilik, koyu Hristiyanlar dahil herkes için evlilik hakları hep gösteri ve protestolarla alınmıştır.

Hollanda böyle bir geleneğe sahipken, geçtiğimiz hafta Temsilciler Meclisi’nde, gösteri haklarının sınırları hakkında bir tartışma yapıldı. Tartışmanın gerekçeleri arasında, otoyollarının traktörler tarafından kapatılması, anma törenlerinin suistimal edilmesi ve
Kur’an- Kerim’in kamuya açık yerlerde yakılması yer aldı. İktidar ve muhalefet partilerinin sözcüleri, gösteri hakkı konusunda hemfikir oldular. Ancak muhalefet, özellikle
PvdA-GroenLinks, yeni önerinin, ‘demokrasiyi koruma değil, protestoyu suçlu hale getirme ve haksızlığa karşı direnme hakkına doğrudan bir saldırı’ olduğunu ve bunun, Hollanda’nın köklü gösteri geleneği ile bağdaşmadığı belirtildi.

Antisemitizm ve vatandaşlık iptali…
Lahey’de geçen hafta yaşanan bir başka gelişme de, Fas-Hollanda İşbirliği Kurumu SMN’un, hükümetin antisemitizm nedeniyle vatandaşlık iptali önerisine karşı bir manifestosuydu. Temsilciler Meclisi’nin hemen altında bulunan Nieuwspoort basın merkezinde yapılan toplantıda okunan manifestoda, hükümetin antisemitist davranışlarla vatandaşlık iptalinin hukuken sürdürülemez, pratikte uygulanamaz ve toplumsal açıdan da zararlı olduğu, belirtildi. Siyasi partilere bir çağrı yapılarak, hükümet önerisinin reddedilmesi ve bölücü politikalardan vaz geçilmesi istendi. Söz konusu önerinin kurumsal ayrımcılığa yol açtığını, hukuk devletini zayıflatarak, vatandaşlar arasında ayrım yaptığını ve bu şekilde antisemitizmle mücadeleye katkı yapılamayacağı ifade edildi.

Diyanet Vakfı’ndan 42.000 imza…
Ocak ayının son haftası yine Lahey’de, Hollanda hükümetinin ‘Cami Eğitimlerine Müdahale Eden Yasaya Dur’, eylemi gerçekleştirildi. Hollanda Diyanet Vakfı tarafından, hükümetin yeni yasa tasarına karşı toplanan 42.000 imza, Hollanda Parlamentosu Meclis Eğitim Komisyonu Başkanı Laura Bromet’e teslim edildi.
Hatırlanacağı üzere hükümet, geçen yılın son aylarında, Eğitim, Kültür ve Bilim Bakanlığı’nın (OCW) 4-17 yaş arası çocuklara verilen enformel eğitime müdahale (denetim) etmeyi, gerekirse tamamen kapatmayı amaçlayan bir yasa tasarısını gündemine almıştı. Vakıf tarafından toplanan imzalar, yasa tasarısına yönelik itiraz ve kaygıları dile getirirken, yasanın toplumda güvensizlik ve tedirginlik yarattığını dile getirip, uygulamalarda da keyfiliğin olabileceği ve tasarının yeniden gözden geçirilmesini talep etmekte.

Mültecilerin 21 milyon Euro kısıtlama…
Aynı haftalarda, Lahey’de gündeme gelen bir başka gelişme de, mültecilerle ilgiliydi. İltica ve Göç Bakanı Faber, Hollanda’da mültecilere yönelik hukuksal yardım ve rehberlik bütçesinden 21 milyon Euro kesinti yaptı. Bakanın bu kararı, başta Mülteci Çalışmaları Derneği olmak üzere, bir çok STK’yı ayağa kaldırdı. Hollanda’da herkesin hukuki yardım alma hakkının olduğu, özellikle savunmasız bir durumda olan insanların ve mülteciler, bu yardıma daha fazla ihtiyaç duydukları ifade edildi.

Ocak ayının son iki haftasında Lahey’de yaşanan gelişmeler, özgürlükler ülkesi olarak bilinen Hollanda’da da artık, işlerin iyi gitmediğini göstermektedir. Protesto ve yürüyüş haklarının türlü bahanelerle kısıtlanması, vatandaşlık haklarına müdahale, eğitim özgürlüğü hakkına karışma, Hollandalıların pek alışık olmadıkları uygulamalardır.

Veyis Güngör

1 Şubat 2025

Scroll naar boven
Scroll naar top