Sevincimiz kursağımızda kaldı

Geçen hafta Hollanda medyasında Hollanda Türkiye ilişkilerinin düzeldiğine işaret eden yazılar yazılmıştı. Uzmanlarla yapılan söyleşilerde de artık iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin kaldığı yerden başlayacağı sinyali verilmişti. Ben de bu haberlere sevinmiştim. Ve buradan hareketle Pazar günkü yorumumda Hollanda Türkiye ilişkileri ile ilgili aşağıdaki değerlendirmeyi yapmıştım.

“Uzun bir süredir donmuş olan Türkiye-Hollanda arasındaki diplomatik ilişkiler erimeye başladı. Son haftalarda meselenin göründüğü gibi olmadığı, perde arkasında en yüksek düzeyde görüşmelerin yapıldığı ortaya çıktı. Örneğin Hollanda’nın Zeytin Dalı Operasyonuna karşı tutumu, Türkiye tarafından oldukca olumlu değerlendirildi. İki hafta önce iki ülkenin Dışişleri Bakanlarının Canada’daki Kuzey Kore Konferansındaki son görüşmeleri iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden canlanması olarak değerlendirildi.

Türkiye-Hollanda ilişkilerinin yeniden canlanması iki ülke toplumu için sevindiricidir elbette. İki ülkede ticaret yapan, yatırımları olanlar için de heyecanlı bir gelişmedir. İlişkilerin iyiye gitmesi hiç şüphesiz Hollanda’daki Türk toplumu için de bir o kadar daha sevindirci ve hem de rahatlatıcı bir gelişmedir. Olumsuzluklar insanların morellerini bozuyor. Can istemezliğine sebep oluyor…”

Bakınız Hollanda Dışişleri Bakanı Halbe Zijlstra Türkiye’nin Zeytin Dalı Operasyonu ile ilgili bir soru üzerine şu açıklamayı yapmıştı: “Türkiye’ye karşı açıkça saldırılar oldu. Türkiye’nin kendini savunması için yeterli işaretler var. YPG masum değil. YPG ile PKK arasında güçlü bağlantılar var. PKK ise hem Hollanda hem de Avrupa’ya göre bir terör örgütüdür”.

Bize bu açıklama bile başlı başına, Türkiye-Hollanda diplomatik ilişkilerinin iyiye gittiğini haber veriyordu. Bakanın bu sözleri bizi büyük bir sevince gark etmişti. İçten içe sevinmiştik. Medyada çıkan olumlu haberler, hızla sohbet grupları arasında yayılmıştı.Yüreklere su serpilmişti adeta. Zira yaklaşık bir yıldır iki ülke arasında yaşanan diplomatik ilişkiler Hollanda Türklerine olumsuz şekilde yansımıştı. İş arayanlar, öğrenciler, siyasetçiler, girişimciler yani günlük hayatın içinde etkin olanlar aylardır tedirginlik yaşıyorlardı. Her konuyu, gelişmeyi tekrar tekrar izah etmek, açıklamak zorunda kalmışlardı.

 

Hatta bazı sivil toplum koruluşları iki ülke arasındaki ilişkilerin devam etmesi, normalleşmesi için bir takım girişimlerde bulunmuşlardı.

 

Ancak hafta başında, Pazartesi sabahı Hollanda Dışişleri Bakanı Halbe Zijlstra iki hafta önce yaptığı açıklamaya gölge düşürür bir açıklama yaptı. Bakan Zijlstra yazılı bir açıklama yaparak, yaklaşık bir yıldır Türkiye’de bulunmayan Ankara Büyükelçisini resmen geri çektiğini söyledi.

Neye uğradığımızı, neler duyduğumuzu anlayamadık. Resmen şoke girdik. Neyi hayal ediyorduk? Neye seviniyorduk? Ve neler duyuyorduk. Hafta sonu, Cumartesi ve Pazar ne olmuştu? Böyle bir karar nasıl alınmıştı? Cevap bekleyen sorular…

Kaldıki, resmen geri çekilen Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi açıklama yapıldığı saatlerde saygın bir Hollandalı Türk işadamı ile kahve içiyordu…

Bakanın açıklaması medyaya düşer düşmez, mesajlar arka arkaya geliyordu. İlk mesaj Konya’dan değerli dostum Ahmet Elden’den geldi. Elden ‘Başkanım Hollanda Büyükelçisini çekmiş. Hayırdır inşaallah’ diyordu. Almanya’dan Adil Dönmez twitterden ‘Hollanda Büyükelçisin Türkiyeye sokulmaması ve Hollandanın kuyruğu dik tutmak için olmayan büyükelçiyi geri çekmesi konusunda Veyis Güngör’den açıklama bekliyoruz’ diyordu. Ben de o haleti ruhiye içinde şu cevabı verdim: ‘Adil sorma, Pazar gün yayınladığım yazıda oldukça olumlu bir tablo çizmiştim. Aşağıda okuyabilirsin. Ancak Pazartesi Hollanda sert açıklmayı yapınca şoke oldum. Şoku atlatınca gerekli açıklamayı yapacağız elbette. Şimdilik bu kadar’. Bu cevaba gazeteci Muhsin Ceylan ise şu yorumu yapmış: ‘Veyis Hocam, Hollanda-Türkiye krizini parakende değil, sıfırdan nasıl nereye gelindi şeklinde yazmak lazım. Kalemi buna müsait olanlar buyursun. Zira gerçek tablo, medyadaki yansıtıldığı gibi değil, malumunuz’.

İki ülkeye aidiyet duyan insanlar olarak, yaşanan gelişmelerden ne kadar etkilendiğimizi uzun uzun anlatmaya gerek yok. Yaklaşık bir yıldır içinde bulunduğumuz haleti ruhiyeden kurtulmaya yönelmişken, ilişkilerin tekrar donması sevincimizi kursağımızda bıraktı. Ümidimiz iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin bir an önce yeniden başlamasıdır.

Veyis Güngör
8 Şubat 2018

Scroll naar boven
Scroll naar top