Yıllar önce (2010) kısa adı UETD olan Avrupa Türk Demokratlar Birliği Hollanda Teşkilatı olarak Bosna’ya bir kültürel gezi organize etmiştik. 45 kişinin katıldığı Bosna gezimiz, Bosna tarihinde önemli bir yere sahip olan “Ayvaz Dede Şenliklerininin 500’ncü Yıldönümü”ne rast geldi. Balkanlardan ve dünyanın farklı yerlerinden şenliğe katılan on binlerce insanı bir arada görünce, kelimelerin tarif edemeyeceği kadar duygulanmış ve etkilenmiştik.
Hollanda’ya döndükten sonra da, Bosna Kültür gezimizdeki izlenimleri daha geniş kitlelere aktarmak için, Hollanda’da yerleşik Boşnaklarla ortaklaşa bir “Amsterdam Bosna Gecesi” programını organize ettik. 550 davetlinin katılımıyla gerçekleşen programda “Türklere Bosna’ya gidin” çağrısı yapmıştık. Sonraki yıllada da, Avrupa Türklerine bir çağrı yaparak, kara yoluyla yaz tatili için Türkiye’ye gideceklerin, “Sıla yolunu kültür mirası yoluna” dönüştürelim teklifini yapmıştık.
Sıla yolunun kültür mirası yoluna dönüştürülmesi için, araçla yola çıkan Avrupa Türklerinin, eskiden olduğu gibi, hiç veya kısa molalar vererek Türkiye’ye ulaşmaları yerine, Macaristan’da, Makedonya’da, Bosna’da, Bulgaristan’da, Yunanistan’da, Romanya’da birer ikişer gün kalarak Türkiye’ye varmalarını teklif etmiştik. Zira, Sıla yolundaki ülkelerin hemen hemen tamamında, ecdadımızın izleri yani zengin bir kültürel mirasımız bulunmaktadır.
Doğu Avrupa ve Balkanlarda’ki kültürel mirasımızın keşfi ve sıla yolunun kültür yoluna dönüşmesi, Macaristan’da Gül Baba ziyareti, Kosova’da Türk Köyü Mamuşa ziyareti, Yahya Kemal’in kadim şehri Üsküp’te mola verip köfte veya kuru fasulye yemek, Saray Bosna’ya uğramak ve Bilge Kral Alia İzzetbegovic nezdinde şehitlere dua okumak, Yunanistan’da Kavala’lı Türklerin “Haydi Tina Haydi Bre Pala” gibi türkülerini dinleme, etkinliklerinden geçtiğini ifade etmiştik.
Aradan geçen yıllar içinde, hiç şüphesiz bahsetttiğimiz kültürel mirasın farkına vararak, Sıla Yolundaki kültür değerlerimizin yeniden canlanması yönünde bilinçli hareket eden Avrupa Türkleri olmuştur. Sadece sıla yolu yani yaz tatilinde değil, yılın farklı dönemlerinde de bu ülkelere kültürel geziler düzenlenmiştir. Bütün bu ziyaretler, hiç şüphesiz, Avrupa Türkiye kara yolu hattında, bir kültür yolunun oluşmasına katkıda bulunmuştur, bu yönde bir bilinç oluşturmuştur.
İşte bu çercevede, geçtiğimiz haftalarda, Avrupa’nın farklı ülkelerinden anavatan Türkiye’ye akın akın vatandaşlarımız gelmeye başlamışlardır. Bu yıl, yukarıda ifade edilen, bir an önce Kapıkule’ye varalım düşüncesinden farklı olarak, sıla yolunu bir kültür yolu haline getirme gayreti içinde olanların sayısı dikkat çeker mahiyettedir.
Örneğin Amsterdam’da, DENK Partisi Belediye Mecilis Üyesi Süleyman Koyuncu, ailesiyle birlkte kara yoluyla Türkiye’ye gelirken, kültür mirasımızın bulunduğu merkezlere uğramış, o şehirlerde mola vermiş, oradaki soydaşlarımızla hemhal olmuştur. Türk siyasetçi Koyuncu, önce Kosova’daki Sultan I. Murad Türbesini ziyaret etmiş, türbede asılı “Sultan Murad’ın Duası” fotografını sosyal medyadan paylaşmıştır. Koyuncu daha sonra, Kosova’da bir Türk Köyü olan Mamuşa’yı ziyaret ederek, Avrupa’dan Türkiye’ye araçla gelenlerin, bu köye nasıl ulaşacaklarını da sayfasında yer vermiştir.
Yine Amsterdam Tevazü Tasavvuf Musiki Grubundan udi Cengiz Özkaynak, Bilge Kral’ın kabrini yani şehitliği ziyaret ederek, Saray Bosna’daki Başçarşı’daki Çeşme önünden fotoğrafını sosyal medya üzerinden bir grup arkadaşıyla paylaşmıştır. Özkaynak, İstanbul’dan da Ayasofya’dan bir kare paylaşarak, kültür yoluna katkıda bulunmuştur.
HABER Gazetesi köşe yazarlarından Mustafa Özcan da, ailesiyle birlikte kara yoluyla çıktığı sıla yolunda, ilk akşam Macaristan’ın Györ (Yanıkkale) bölgesinde mola vermiş. Özcan köşe yazısında, Györ bölgesini gezdiğini söylüyor ve şu bilgileri veriyor: “Györ, Tuna Nehri üzerinde. Tarihte farklı kültürlere ev sahipliği yapmış. Györ, Sadrazam Koca Sinan Paşa tarafından fethedilmiş (1594)”. Eşi ve oğlu Burak Kaan’la Györ’ü gezen Özcan, bize, her yıl sıla yolunda seyrederken gördüğümüz şehir yani kültür mirasımız hakkında yeni bilgiler vermiştir.
Bu üç örnek bile, ki daha yüzlerce örneği vardır, bize, “Sıla Yolunun Kültür Mirası Yolu” haline dönüştürülmesine yetmektedir. Demek ki, yıllar önce ortaya attığımız, Kültür Mirası Yolu teklifinin, hayata geçirilmesi için, zihniyet ve kütürel olgunluğa ihtiyacı varmış. Ümidimiz, oluşmakta olan “Avrupa Türkiye Kara Yolu Hattı Kültür Mirası Yolu” projesinin, kurumlaşması, Avrupa-Balkan-Türkiye arasında daha yeni projelerin hayata geçirilmesidir.
Veyis Güngör
2 Ağustos 2023