Transatlantik düşünceden çok kutuplu dünyaya

Hollanda Dışişleri Bakanlığına yine bir VVD’li (Liberal Parti) siyasetçi Stef Blok getirildi. Blok’ın göreve gelmesiyle yeni bir tartışma başladı. Tartışmaya geçmeden önce, Blok’un nasıl göreve geldiğine dair bir kaç cümleyle değinelim.
Hatırlanacağı üzere, Hollanda eski Dışişleri Bakanı Halbe Ziljstra istifa etmişti. Daha doğrusu istifa etmek zorunda kalmıştı. Çünkü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile buluştuğu yalanı ortaya çıkmıştı. Boşalan bakanlığa önce bir bayan getirilmesi üzerinde duruldu.
III. Rutte hükümetini kurmak için büyük efor sarfeden eski bayan bakan Edith Schippers üzerinde duruldu. Olmadı. Bir başka bayan bakan Cora van Nieuwenhuizen’in de adı geçti. O da olmadı. Ve Başbakan Rutte eski yol arkadaşı, köşeye çekilmiş olan Stef Blok’u Dışişleri Bakanlığına getirdi. Stef Blok’un Rutte’ye sadakatı tamdı.

Stef Blok’un göreve getirilmesiyle farklı yorumlar yapıldı. Örneğin, Stef Blok’un diplomatik tecrübesi olmadığı söylendi. Stef Blok’un uysal olması hatta bazılarınca sıkıcı-bunaltıcı bir halinin olması da söylendi. Ama esas tartışma ve daha içerikli olanı ise, bugüne kadar yürütülen ‘transatlantik düşünce’ geleneği ve dış ilişkilerde takip edilecek yeni yol etrafında oldu. Zira, bazı dış ilişkiler uzmanlarına göre, ufukta yeni ‘ticaret savaşları’ görülmekteydi. Bu süreçte, bugüne kadar dış ilişkilerde ana fikir olan ‘transatlantik düşünce’ geleneği yeterli olabilir miydi? Üstelik, Hollanda’nın yeni Dışişleri Bakanı Stef Blok, dış diplomasi tecrübesine sahip değildi.

Diğer taraftan, Stef Blok’un dış ilişkilerde yeni olması, tecrübesinin olmamasının yeni dönemde faydalı olabileceğini savunan uzmanlar da var. Örneğin, Den Haag Strateji Eğitim Merkezi Müdürü Rob de Wijk bunlardan birisi.
Rob de Wijk’e göre,’Dış ilişkiler tecrübesi olmayan bir bakanın olması o kadar da önemli değil’. Çünkü, diplomasi hızlı bir değişim sürecinde. Yeni bir bakan, yani eski düşünce mekanizması içinde olmayan bir bakan, daha da verimli olabilir. Hollanda yüzyıllardır Amerika ile iyi ilişkiler ve çalışmalar içinde. Ancak yeni bir dış politika bulunmalı. Ticaret savaşları geliyor. Tam da bu noktada eski transatlantik düşünceye mahkum olmayan ve yeni çalışma yollarına açık olan birisi Hollanda için bir şanstır. Stef Blok’un dış diplomaside tecrübesiz oluşubu noktada işe yarayabilir.

Diğer siyasi partiler, D66, CDA, PvdA, SP, Stef Blok’un Dışişleri Bakanlığına getirilmesinden memnunlar. Bakan’ın hızlı bir şekilde yeni işine alışacağı, etrafında tecrübeli Büyükelçilerin olduğu, soğukkanlı ve duygularını dışa vurmamasının olumsuz olacağı ama yine de isabetli bir karar olduğu yönünde açıklamalarda bulundular.

Bu görüşlerin tam tersi, Stef Blok’un dışişlerine getirilmesinden kaygı duyan uzmanlar da var. Dışişlerinin bir meslek olduğunu, muhasebecilik olmadığını söyleyen düşünce kuruluşu Clingendeal Enstitüsü uzmanı Ko Colijn, ‘Trump’la gelen bir ticaret savaşı, MH-17 uçak kazası meselesi, Putin, Türkiye, Brexit, Macron ve Merkel’in öncülüğünü yaptığı AB’nin yeni yol güzargahı, muhtemel Venezüella komşu kavgası… Ayrıca Stef Bloku bekleyen iki önemli dosya var. Bunlar Rusya ve Türkiye dosyaları. Bütün bunlar sıradan işler değil. Diplomasi kaptanlığı, tecrübeyi gerektiren işler’ yorumunu yapıyor.

Yeni Dışişleri Bakanı Stef Blok’u her ne kadar zor bir görev ve süreç bekliyor olsa da, beş yıllık (Mesken ve devamında Adalet) Bakanlığı tecrübesi onu başarılı kılacaktır. Stef Blok’un Bakanlık yaptığı sürede akılda kalan bir hatası olmaması, I. Rutte hükümetindeki Grup Başkanlığı, 2012 yılında hükümet kurma çalışmalarında gösterdiği gayret, onun yeni görevinde  başarılı olacağını akıllara getiriyor. Aynı sadakatı ayrı bir konu.
II. Rutte hükümetinde gösterdiği özveri ile Bakanlığa getirilmişti. Hatta Stef Blok olmasaydı, II. Rutte hükümeti fazla uzun devam etmezdi kanaati yaygın.

Evet, yeni Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok’un gelmesiyle başlayan tartışmalarda, artık dış işlerinde ve uluslararası ilişkilerde geleneksel transatlantik düşüncenin yetmediğini öğreniyoruz. Farklı modeller de var. Dünyamız tek boyutluluktan çok boyutlu, çok aktörlü bir dünyaya gidiyor. Devletler de dış ilişkilerini bu gerçekliğe göre ayarlamak durumundalar. Küresel sorunları devletlerin tek başına çözmeleri imkansızdır.

Veyis Güngör
9 Mart 2018

 

Scroll naar boven
Scroll naar top