Mart ayında yapılan Hollanda yerel seçimlerinin üzerinden üç hafta geçti. Ancak seçim sonuçları üzerine tartışmalar devam ediyor. Tartışmalar arasında Hollanda demokrasi geleneğini de günmede geldi. Yani 21 Mart seçim sonuçları Hollanda tarihinde yüz yıl önce yaşanan tartışmaları tekrar canlandırdı. Örneğin Trouw gazetesi köşe yazarı Hans Goslinga, ‘DENK partisi Hollanda geleneğine uygun bir harekettir’ başlığını taşıyan bir yazı kaleme aldı. Goslinga, ‘DENK ve bazı partiler yeni Hollandalılar’ın siyasi valıklarını dile getiriyor’ diyor.
Goslinga’nın köşe yazında anlattıklarına göre, Hollanda demokrasi tarihi yüz yıl önce de benzeri bir süreçe tanıklık etmiş. Her ne kadar, DENK partisinin yükselişi, entegrasyon sürecini mi yoksa ayrışmayı mı besliyor tartışması etrafında gelişse de, ‘SGP (Devletçi/ToplumcuReform Partisi) Partisi’nin tarihi, toplum müsaade ederse, her iki sürecin de mümkün olduğunu göstermektedir’ diyor Goslinga. Bu sürecin uzun süreceğine dikkat çeken Goslinga, SGP Partisi için, Hollanda siyasetinde hesaba alınma süreci yüz yıl sürdüğünü söylüyor.
Peki yüzyıl önce Hollanda demokrasi tarihinde neler oldu?
Anlatayım: 1918’de, yani yüzyıl önce, SGP (Devletçi/Toplumcu Reform Partisi) kuruldu. Bu partinin, bugün Hollada Temsilciler Meclisi’nde, Senato’sunda, Belediyelerde ve Avrupa Parlamentosu’nda temsilcileri var. Aşırı radikal bir Hıristiyan partisi. 1922 yılında yapılan seçimlerde 1 milletvekilli çıkardı ve Temsilciler Meclisi’ne girdi. İslam karşıtı tutumlarıyla dikkatleri üzerine çeken bu parti, sıradışı tekliflerle de gündeme geliyor.
Yüzyıl önce yaşanan bu gelişmenin demokrasi sistemine bütünleştirici bir etkisinin olduğunu söyleyen Goslinga, 1918’den sonra sosyalistlerin de, sosyal demokratlar ve Hıristiyan Demokratlar olarak gruplaştıklarını yazmış. Goslinga, ‘Sistem düşmanı teokratik bir yapıya sahip ve erkek egemen SGP partisi, uzun bir süreçten sonra, parlamenter demokrasinin bir parçası haline geldi’ diyor ve ‘SGP, varoluşuyla bu toplumda biz de varız, mesajı veriyor’ diye ekliyor.
Günümüzde de göçmenlerin ya da yeni Hollandalılar’ın destekledikleri partilerin ortaya çıkması ve başarılı olması, sessiz güçün demokratik bir toplum inşa etmenin de işareti olarak müteala ediliyor. Goslinga, ‘Böyle bir inşa hareketi sürecinde, göçmenlerin bir partiyi desteklemeleri, parlamento ve belediyelere temsilci göndermeleri, bazılarını korkutsa da, aynı zamanda bir güvence olabilir’ diyor.
Goslinga ‘yeni siyasi hareketlerin doğuşunu, Avrupa ülkelerinin değişen entegrasyon politikalarında aramak gerektiğini’ söylüyor. Entegrasyon politikalarının, Hollanda’da kendi kimliğini muhafazadan asimilasyona, hakim kültüre uyum, Almanya’da ise Leit kültüre uyum olarak değiştiğine dikkat çekiyor Goslinga. Yeni Hollandalıların yeni kurulan siyasi partilere oy vermeleri bu değişime bir cevaptır. Aynı zaman da siyasette artık biz de varız mesajı olarak okunmalıdır diyor Goslinga.
Siyasetteki son gelişme Hollanda demokrasisinde adeta bir gelenek. Yani bölünmüşlük ve bütünlük sistemin bir paradoksu.
Bu sistemin Hollanda’da 19. Yüzyılda siyasette ortaya çıktığını belirten Goslinga, o zaman liberallere karşı protestan Abraham Kuyper ve Rum-Katolik Herman Schaepman’ın isyanını hatırlatıyor. Şiddetli bir kültür savaşına yol açan bu mücadelenin, 1917’de farklılığın milli yaşamın temeli olarak neticelendiğini söyleyen Goslinga, göçmen ağırlıklı siyasi partileri bir Hollanda demokrasi geleneği olarak yorumluyor.
Evet, 21 Mart Hollanda yerel seçim sonuçları, sadece yerel partilerin ana akım siyasi partilere olan zaferi değil. Aynı zamanda Hollanda demokrasi geleneğinde var olan bir sürecin de yeniden harekete geçirilmesidir. Bu süreç, sessiz kitlelerin kendilerini temsil eden siyasi partileri bulmaları ve oylarıyla o partiye destek vermeleridir. Bazılarının ayrışma ve bölünme olarak gördüğü yeni siyasi hareketler, esasen bir Hollanda demokrasi geleneğidir. Yani, yeni Hollandalılar’ın siyasette bir akım olarak kabul edilmeleri, uzun zaman alacaksa da, demokrasi geleneğini devam ettireceklerdir.
Yüz yıl önce Hollanda demokrasisinde yaşanan siyasi gelişmeler yüz yıl sonra tekrar yaşanmıştır.
Veyis Güngör
6 Nisan 2018