Amsterdam’da hareketli bir hafta sonu daha…

Amsterdam’da her hafta sonu olmasa da, çoğu hafta sonları o kadar yoğun geçer ki; toplantılar, görüşmeler, ziyaretler üst üste gelir. İşte, geçtiğimiz hafta sonu da böyle yoğundu.
Hafta sonu hareketliliği, aslında  perşembe akşamı başladı ve cuma, cumartesi, pazar devam etti. Medya mensupları ve STK temsilcileri için sıradan sayılabilecek, çoğunuz için ise olağanüstü sayılacak olan, yoğun bir hafta sonunun ana hatları şöyleydi:

Perşembe akşamı, bir grup medya ve STK yöneticisiyle Corendon Hotel’deki yemekli programda, uzun zamandır biriken toplumsal meseleler değerlendirildi. Not tutmanın kurallara aykırı olmasından dolayı, toplantı öncesi bir iki damla ‘biberiye yağı’ koklamak, konuşulanları akılda tutmaya yaradı. Toplantıda, Hollanda’ya yapılan Türk göçünün 60. yıl dönümü etkinliklerinin devam ettiği, hatta 19 ağustos 2025 tarihine kadar da devam edeceğine dikkat çekildi.

Geçen hafta, Birleşmiş Milletler Filistin özel raportörü Francesca Albanese’nin, Hollanda ziyaretinin Hollanda siyasetini ve medyasını kimlerin yönlendirdiği üzerinde de durulurken, NOVIB ve benzer kuruluşların akliselim ve sağ duyulu duruşları da gündeme geldi.

Cuma sabahı, bazı medya mensuplarıyla van der Valk Hotel’de belirli periyodlarda yapılan kahve sohbetlerinde de, tahmin edileceği üzere, gündem Hollanda’daki gelişmelerdi. 16 Şubat Pazar günü Rotterdam’da yapılan Hollanda Türk İş Adamları Derneği HOTİAD’ın İz Bırakanlar programı enine boyuna tartışıldı. Programın içerik olarak gayet doyurucu olduğu, özellikle sanatçı Nilgün Yerli’nin programı sunumundaki mükemmelliğe dikkat çekildi. Son yıllarda yapılan, daha çok tek boyutlu toplantıların aksine, Türk toplumunun farklı kesimlerinden davetlilerin HOTIAD programında buluşması da, toplumsal çeşitliliği yansıtması açısından ayrı bir başarı olarak gündeme geldi.
HOTİAD’ın İz Bırakanlar programında, Hollanda’daki Türk toplumuna en çok yararı olan 10 kişiye ödülleri verilmiş, dağıtılan bir kitapçıkta da, yüzlerce yararlı isim yer almıştı.

Cuma namazı sonrası, havanın da güzel olmasıyla, bahçede yapılan ayak üstü sohbetlerde ise konu siyaset oldu.  23 Şubat Almanya seçimlerinin sıkça söz konusu olduğu sohbette, başta AfD olmak üzere Avrupa’daki aşırı sağ popülist partilerin, Elon Musk gibiler tarafından desteklendiği ve bunun adeta Avrupa’da karışıklık çıkartılması ve toplumsal huzurun bozulmasının istendiği için yapıldığı ifade edildi. Sohbetlerde, Hollanda’daki Türk Sivil Toplum Kuruluşları’nın, genellikle birbirlerini ziyaret ettikleri özel toplantıları, sosyal bir etkinlikmiş gibi, sosyal medya hesaplarından paylaştıklarına da dikkat çekilerek, STK’ların daha çok Hollandalı karar vericilere ve medya temsilcilerine yönelmeleri belirtildi.

Cumartesi sabah, bir grup medya mensubuyla Zaandam yakınlarında bulunan, Türklerin gurur duyabilecekleri bir peynir fabrikasını ziyaret edip, kahve içtik. 100 kişiyi aşan çalışanıyla, Hollanda ve Belçika’daki peynir fabrikalarıyla dünyanın bir çok ülkesine ‘Hollanda peyniri’ gönderen fabrika sahibi, bir Türk işçi ailesinin, ikinci nesil çocuğuydu. Dört ayrı peynir markasını üreten Türk peynir fabrikası, tanınmış Hollanda marketlerinde satılan envai çeşit peyniri paketleyip, pazarlıyor. Robotların da çalıştığı dev peynir fabrikası, Hollanda’da Türk girişimciliğinin örnek işletmelerinden sadece bir tanesi.

Aynı gün öğleden sonra, Amsterdam’ın West bölgesinde faaliyet gösteren Kumbet Vakfı’nı ziyaret ederek, tarafıma hazırlanan plaketi iki yıl sonra olsa da almış oldum. Kumbet Vakfı’nın Fihri Gençlik teşkilatı tarafından hazırlanan kitap projesine katkılarımdan dolayı verilen plaketi, kitap tanıtım programına katılamadığın için alamamıştır. Kitap baskısı ve muhtevası mükemmel olmuş. Diğer hemşehri kuruluşlarına örnek olabilir.

Cumartesi akşam ise, 1980’li yıllarda Amsterdam’da bazılarıyla birlikte çeşitli kuruluşlarda yöneticilik yaptığım 50 kişilik bir grupla bir araya geldik. ‘Ahde vefa ve kadim dostlar’ olarak anılan program, Amsterdam Nizam-ı Alem Süleymaniye Camii toplantı salonunda yapıldı. Toplantıya katılım, doğrusu beni şaşırttı. Yoğun katılım ayrı bir yorumu gerektirir. Ama toplantının özeti şöyle:  1980’li yıllarda bir Mavi Minibüs ile başlayan ve bugün Amsterdam’ın Doğu, Batı ve diğer bölgelerinde külliye niteliğinde 3 cami, 15 dernek, vakıf, medya ve araştırma merkezini yöneten Amsterdam’daki ülkücü mücadelenin gönül erleri ve ak sakallıların, uzun yıllar sonra bir araya gelip hasret gidermeleridir.

Pazar gün ise, Ramazan öncesi Amsterdam Türkevi Topluluğu gönüllüleriyle bir yemek programında buluşup, çay ve kahve eşliğinde, Türkevi’nin, göçün 60. Yılında yayınladığı 4 ayrı kitap çalışması üzerinde fikir alış verişi yaptık.

Değerli dostlarım, işte yoğun geçen bir Amsterdam hafta sonundan kısa kısa bilgiler bu şekilde. Bereketli bir hafta geçirmeniz dileğimle…

Veyis Güngör
23 Şubat 2025

Scroll naar boven
Scroll naar top